DeFi yani merkeziyetsiz finans, halihazırda her gün onlarca milyar dolarlık varlığı hareket ettiriyor. Herkesin dakikalar içinde kendi varlığını üretebildiği, bankaları geride bırakan getiri oranlarına sahip bir yapı sunuyor. Ancak bugünkü kullanım şekli oldukça karmaşık. Bir fırsatı bir DApp üzerinden arayıp, başka bir platformdan köprüleme, başka bir yerde swap, ardından farklı bir servise yatırma ve son olarak getiriyi takip etme derken süreç çoğu kişi için yorucu hale geliyor. Ayrıca bu süreç boyunca çeşitli cüzdanlar, ağlar ve gaz ücretleriyle de uğraşmak gerekiyor. Bu durum ‘finansal devrim’den çok, karmaşık bir simülasyon gibi hissettiriyor.
Bu karmaşıklık ortadan kaldırılmadan DeFi’in geleneksel finans sisteminin ötesine geçmesi mümkün değil. Yeni bir protokol eklemek de yeterli çözüm değil. DeFi’in kalbi, temel altyapısının yeniden kurulmasında yatıyor. Burada anahtar kavramlar ‘sahipsiz altyapı’ yani hiperaltyapı ve ‘sezgisel kullanıcı arayüzü’ olan süperuygulama.
Hiperaltyapı, paranın internet arka ucu gibi çalışan yeni bir temel teknoloji. Bu kavramı ilk olarak ileri süren Jacob Horne'a göre, hiperaltyapı ücretsiz kullanılan ancak yönetişim açısından değer taşıyan bir protokol olmalı. Bu yapılar merkeziyetsizlik ve izinsizliği korurken, kullanıcı, geliştirici ve yatırımcılar için teşvik sunarak sürdürülebilirlik ve ölçeklenebilirlik sağlıyor.
Bu modele örnek olarak Uniswap, Curve gibi takas protokolleri ve Zora, Farcaster gibi içerik üreticileri odaklı ağlar gösterilebilir. Başlangıçta sade protokoller olan bu projeler, zamanla birer ‘ekosistem’e dönüşerek yeni nesil finans uygulamalarının merkezine yerleşti.
Yeni nesil hiperaltyapıların hedefi, paranın en temel işlevlerinden biri olan ‘değer artırımı’ olmalı. Günümüz finans sisteminde bu işlev, çeşitli kısıtlamalar, izne dayalı yapılar ve merkezileşmiş engellerle çevrelenmiş durumda. Kripto para nasıl sınır ötesi işlemlerde engelleri aştıysa, hiperaltyapılar da yatırım ve değer üretimi alanlarında bariyerleri kaldırabilir.
Ancak DeFi’in hızla büyümesiyle birlikte birçok proje, merkezi API’ler, ayrıcalıklı hesaplar ve şeffaf olmayan off-chain sistemler üzerine inşa edildi. Bu yapı, sadece kurumsal oyunculara ve yüksek risk alan kullanıcılar için işlevsel. Bu ise kriptonun temel değerleriyle çelişiyor.
İşte bu noktada süperuygulama fikri devreye giriyor. Süperuygulamalar, dağınık yapıya sahip DeFi ekosistemini tek ve sezgisel bir deneyime dönüştürüyor. Bunun için keşif ve işlem olmak üzere iki temel sorunu çözmeleri gerekiyor. Süperuygulama, zincir üstü verilerle en iyi getiri fırsatlarını tarayabiliyor, karmaşık işlemleri tek bir işlemde birleştirerek tüm kullanıcılara aynı işlem gücünü sunuyor.
Bu süreçte, hızla gelişen ürün katmanı ile güvenli ve tarafsız temel katmanın ayrıştırılması şart. Temel katman, herkesin çatallanabileceği veya genişletebileceği şekilde açık olmalı ve bugünkü merkezi platformlarla rekabet edecek kadar gelişmiş özelliklere sahip olmalı.
Süperuygulama, tüm bu teknolojileri insanların gerçekten kullanmak isteyeceği ürünlere dönüştürüyor. “Anında çekim”, “mevduat”, “en yüksek getiri” gibi herkesin aşina olduğu kullanıcı arayüzleri sunuyor. Kullanıcı bir butona tıkladığında, arka planda köprüleme, takas ve yatırma işlemleri otomatik olarak gerçekleşiyor. Kullanım deneyiminin kalitesi doğrudan rekabet gücünü belirliyor. Hiperaltyapı motor ise, süperuygulama o motorun çalıştığı etkileyici otomobil.
Ancak yalnızca kullanıcı deneyimini ön plana çıkarıp, merkeziyetsizlikten taviz verilirse DeFi kendini başka bir ‘gizlenmiş fintech’ olarak yeniden üretmiş olur. Merkezi saklama hizmetleri, şeffaf olmayan risk yönetimi, katılımcı olmayan yönetişim yapısı… Bunlar hiperaltyapıların engellemek için var olduğu şeylerdir ve DeFi’nin temel amacını da tehdit eder.
Bazı kesimler, “Kullanıcılar merkeziyetsizlik umurunda değil” ya da “İyi ürün biraz merkeziyeti kaldırır” gibi görüşler öne sürüyor. Ancak kripto para dünyası kısa vadeli kolaylıklar için değil, uzun vadeli yetki dağılımı için doğdu. Bu ilkelere zarar verildiğinde, DeFi’nin varlık nedeni de ortadan kalkar.
2000’li yılların başında, 4K videoyu her cihazda tek bir protokolle izlemek hayaldi. Ancak bugün gayet doğal. Para da bu yolu izliyor. İnsanlar gelecekte DeFi kullandıklarının farkında bile olmayacak, sadece açık sistemler üzerinde parasını yönetecek.
DeFi, birbirinden kopuk protokollerin toplamı olarak yaygınlaşamaz. O, baştan sona yeni bir finansal arayüzle kurgulanmalı. Hiperaltyapı temeli sağlar, süperuygulama bunun kullanıcıya ulaşmasını. Bu iki yapı uyumlandığında, ortaya yalnızca daha iyi bir uygulama değil, *daha iyi bir finansal sistem* çıkacak.
Yorum 0