CoinEasy'nin kısa süre önce yayımladığı bir araştırmaya göre, Bitcoin(BTC)'in dünya genelinde milyarlarca kişi için gerçek bir finansal sistem haline gelebilmesi için yalnızca borsa ve off-chain hizmetlere dayanmayan, doğrudan protokol düzeyinde köklü bir genişleme süreci gerekiyor. Lightning Network, Fedimint ve Liquid gibi çeşitli off-chain çözümleri hız ve gizlilik açısından önemli gelişmeler sağlasa da, araştırma bu çözümlerin gerçek ölçeklenme olarak değerlendirilmesinin zor olduğuna dikkat çekiyor.
Lightning Network, hızlı işlem onayları ve doğrudan kullanıcılar arası ödeme imkanıyla uzun süredir ilgi görüyor. Ancak kanal açılışı için gereken sermaye, karmaşık likidite yönetimi ve düğüm işletme maliyetleri gibi nedenlerle hâlâ yaygın kullanıcılar için ‘yüksek giriş bariyerine’ sahip. Bu sınırlamaları aşmak için Lightning Servis Sağlayıcıları (LSPS), bulut tabanlı düğümler ve Ark gibi yeni protokoller geliştirilse de, kullanıcı deneyimi açısından hâlâ yeterince sezgisel bulunmuyor. CoinEasy bu nedenle Lightning temelli sistemlerin küresel ölçekte yaygın bir çözüm sunmaktan uzak olduğu görüşünde.
Öte yandan Fedimint ve Liquid ağı, federasyon tabanlı saklama sistemi yaklaşımıyla dikkat çekiyor. Fedimint, Chaumian eCash mimarisi ile Bitcoin çoklu imza (multisig) yapısını birleştiriyor. Bu yapıda kullanıcılar federasyona BTC yatırdıklarında karşılığında eCash token'ları alarak hızlı ve anonim işlemler gerçekleştirebiliyorlar. Liquid ise Blockstream tarafından geliştirilen ve borsalar arası varlık transferi için tasarlanmış bir yan zincir (sidechain). Hızlı mutabakat ve işlem maliyeti düşürme özellikleriyle öne çıkıyor. Ancak her iki sistem de ‘güven temelli modele’ dayanıyor ve bu durum, Bitcoin’in “güvene dayanmayan” temel felsefesiyle çeliştiği için eleştiriliyor.
Aynı araştırmada özellikle vurgulanan bir diğer konu ise federasyon tabanlı sistemlerin üç temel sorunu. Birincisi, kullanıcı varlıklarının yasal koruması net değil. İkincisi, kullanıcılar varlıklarının mülkiyetini kendileri doğrulayamıyor. Üçüncüsü ise bu sistemler mevcut küresel düzenleyici yapılar dışında çalışıyor ve denetlenebilirlik açısından ciddi şeffaflık sorunları taşıyor. Bu da bu tür sistemlerin gerçek anlamda ‘ölçeklenebilirlik’ sağlamaktan çok, düzenleyici denetimden kaçmayı amaçlayan yapılar olduğu izlenimini doğuruyor. Örneğin federasyon içerisindeki tarafların gizlice iş birliği yapması veya teknolojik detayların kapalı olması durumunda, sistem kullanıcıya daha fazla mahremiyet sunsa da sorumluluktan kaçma ve izlenemezlik gibi ciddi riskleri de beraberinde getiriyor.
Bitcoin’in gerçekten ölçeklenebilmesi, ancak temel protokolde yapılan teknolojik yeniliklerle mümkün olabilir. SegWit, Taproot ve Schnorr imzaları gibi yükseltmeler, blok kapasitesini artırmanın yanı sıra akıllı sözleşmelerin verimliliğini güçlendirerek Lightning Network gibi ikinci katman çözümlerin gelişimine zemin hazırladı. Bu tarz geliştirmeler, Bitcoin'in ‘merkezsiz’ ve ‘güven gerektirmeyen’ yapısını zedelemeden kullanım alanını genişletme olanağı sağlıyor.
CoinEasy’nin araştırması, Fedimint ile Liquid'in gizlilik, hız ve esneklik açılarından dikkat çekici araçlar olduğunu kabul etse de, bu çözümlerin temelde mevcut geleneksel güvene dayalı yapıları yeniden inşa etmekten öteye gitmediğini ifade ediyor. “Ölçeklenme” kavramı adı altında Bitcoin’in temel felsefesinden ödün verilmesi, kullanıcıları kendi varlıklarını denetleyemez hale getiriyor ve üçüncü taraflara duyulan güvene bağımlılığı artırıyor. Bu da teknolojik bir ilerleme gibi görünse de, aslında Bitcoin’in doğasıyla çelişen ‘yeni bir paradigma’ olarak değerlendiriliyor.
Bitcoin, güveni ortadan kaldırmak ve doğrulamayı herkesin erişimine açmak amacıyla yaratılmış bir sistem. Bu felsefeyi gözeten ölçeklenme çözümleri, gerçek anlamda Bitcoin’in küresel finans sistemine dönüşmesi için atılacak en doğru adım olarak öne çıkıyor. Bazı off-chain sistemlerin sunduğu avantajların ise yalnızca düzenlemeleri aşmaya yönelik “regülasyon arbitrajı” olduğu eleştirileri gündeme geliyor.
Yorum 0