2022'de yaşanan kripto para piyasası çöküşünün etkileri, üç yıl geçmesine rağmen hâlâ tamamen silinmiş değil. O dönem BlockFi, Celsius, Voyager ve nihayetinde FTX’in sırayla batması, teminatsız kredi yöntemlerinin ne kadar *riskli* olduğunu açıkça gözler önüne serdi. Bu olayların ardından ilgili alan bir türlü toparlanamadı ve piyasa hâlâ eski seviyelerine dönemedi.
Bu ortamda gizliliği koruyan bir tasfiye protokolü olarak faaliyet gösteren Cycles, sürdürülebilir bir kredi piyasasının yeniden doğması adına yeni bir adım attı. Mayıs ayında Cycles, ‘Cycles Prime’ adında bir pilot hizmet başlatarak merkeziyetsiz finans temelinde çalışan yeni nesil bir tasfiye platformunun ilk örneğini sundu. Bu sistem sayesinde kurumsal yatırımcılar, herhangi bir teminat ya da emanet hesabı olmaksızın kripto para işlemlerini aralarında tasfiye edebilir hale geldi.
Cycles CEO’su Ethan Buchman(eEthan Buchman), kısa süre önce verdiği bir röportajda, şu anki teminatsız kredi koşullarının “2022’ye kıyasla çok daha kötü durumda” olduğunu belirtti. Buchman’a göre, daha önce kredi temelli işlem yapan taraflar artık çoğunlukla teminat ya da önceden sağlanmış likidite olmaksızın işlem gerçekleştiremiyor. Ayrıca, krizin ardından birçok projeden *likidite* çıkışı yaşandığını ve bunun birçok token ile DeFi işlem hacmini kalıcı biçimde olumsuz etkilediğini söyledi. Örnek olarak, USDC token’ının ancak bu yıl başında 2022’deki piyasa değeri seviyesine dönebildiğini aktardı.
Güncel durumda kripto sektörü, tıpkı geleneksel piyasalar gibi, *teminatsız kredi risklerine* daha duyarlı hale gelmiş durumda. Bu da kredi odaklı bir ekonominin yeniden kurulmasını daha da zorlaştıran bir unsur oluyor. Sektördeki genel kanı, yeniden bir güven ortamı oluşmadan bu riskin yönetilemeyeceği yönünde.
Ancak Buchman, bu tür risklerin çözümünü geleneksel finans modellerine doğrudan kopyalamakta görmüyor. Ona göre bazı kripto şirketleri, büyük geleneksel finans kuruluşlarının sermaye gücünü sektöre entegre ederek sorunu çözmeye çalışıyor. Ancak bu yaklaşım, sadece merkez bankalarının likidite dağıtımına dayanan klasik bir yöntemden ibaret.
Buchman bunun yerine, *ağ farkındalığına sahip* bir tasfiye sistemi öneriyor. Yani sistemin merkezine güçlü bir risk yönetimi ve etkili bir tasfiye mekanizması yerleştirilirse, hem likidite maliyetinin azaltılabileceğini hem de sermaye verimliliğinin en üst düzeye çıkarılabileceğini savunuyor. Ona göre, “Güçlü risk temelli bir yapı olmadan güvenilir bir kredi pazarı oluşturmak mümkün değil.”
Tüm bu yönelimler, kripto para piyasasında hâlen köklü bir *likidite sorunu* olduğunu tekrar gündeme taşıdı. B2Ventures kurucusu Arthur Azizov(Arthur Azizov), geçmişte 2022'deki düşüşü hatırlatarak, mevcut likiditenin aslında sadece bir “illüzyon”dan ibaret olduğunu ifade etmişti. Bu kaygı, OM token’ın Nisan ayında yüzde 90’a yakın değer kaybetmesiyle somut hale geldi. Türk Lirası bazında değerlendirildiğinde, yaklaşık 1.390 TL seviyesinden işlem görürken, dolar karşılığı yaklaşık 1.251 TL buharlaştı.
Bitget CEO’su Gracy Chen(Gracy Chen) de bu gelişmeleri değerlendirerek, bunun “kripto sektöründeki ciddi likidite kırılganlığını açığa çıkardığını” ve olası yeni krizlerin hâlâ kapıda olduğunu söyledi.
Sonuç olarak, bugünkü piyasa, sadece toparlanmaya değil; aynı zamanda *yeni bir güven ve verimlilik esaslı kredi modelinin* temellerini atmaktan başka çare olmadığını açıkça ortaya koyuyor.
Yorum 0