Kriptografi teknolojisinin insanlık için bir ‘özgürlük aracı’ haline geleceğine dair iyimser beklenti hâlâ geçerliliğini koruyor. Ancak son dönemde, sektör genelinde birçok geliştirici ve kullanıcı, kripto para teknolojisinin gücü dağıtmak yerine *toplamaya başladığını* öne sürerek eleştirilerini artırıyor. Merkeziyetçiliğin, ‘yenilik’ adı altında meşrulaştırılması ve gözetimin genişlemesi, *teknolojiye duyulan güvenin zedelendiğine* dair endişeleri beraberinde getiriyor.
Bu kaygılar salt birer varsayım değil. Son dönemde yapay zekâ destekli ses dolandırıcılıkları ve deepfake suçlarının artması, Avrupa Birliği’nin AI yasaları ile devletlerin biyometrik kimlik girişimlerinin somutlaşması, *dijital hakların kamusal tartışma olmadan şekillendiği* bir düzenin oluşmakta olduğunu gösteriyor. Bu bağlamda asıl mesele, “İnsan hakları teknoloji sistemlerine entegre edilebilir mi?” sorusundan çok, “*Bunu ne kadar hızla yapabiliriz?*” sorusuna evrilmiş durumda.
Buradaki temel sorun teknolojinin kendisinde değil, onu inşa ederken kullanılan *değerler sisteminde* yatıyor. Kripto para ekosisteminin gelecekte meşruiyetini sürdürmesi için insan hakları odaklı altyapı tasarımı bir zorunluluk. *Kişisel varlıkların doğrudan saklanması*, *evrensel dijital kimlik*, *varsayılan olarak gizlilik* gibi ilkeler artık tercihe bağlı, ek özellikler değil; özgürlük temelli tüm sistemlerin *ön koşulu* olmalı.
Birçok kişinin öne çıkardığı ‘kendi varlığını saklama’ modeli ise hâlâ ciddi engeller barındırıyor. FTX gibi merkezi borsaların çöküşü, *kullanıcıların varlıklarını kendilerinin sakladığı yapılara geçmenin* gerekliliğini ortaya koydu ancak mevcut çözümler çoğunlukla ileri düzey kullanıcılar için tasarlandığından yaygın kullanılabilirlikten uzak. Anahtar kaybı, karmaşık arayüzler ve yetersiz yedekleme yöntemleri ise *gerçek kullanıcılar için ciddi riskler* doğurabiliyor.
Bu nedenle, yeni saklama sistemleri *güvenlik, kullanım kolaylığı ve denetim* arasında bir denge sağlarken, kullanıcıların yetki ve kontrolünü tam anlamıyla korumalı. Mesele sadece teknik olarak yapılabilir olmak değil, aynı zamanda *herkes tarafından erişilebilir* ve anlaşılabilir sistemler yaratmak.
Yapay zekânın oluşturduğu içeriklerin insan üretimiyle neredeyse ayırt edilemez hale geldiği ve botların interneti doldurduğu bir dönemde, artık *insan olduğunu kanıtlamak* başlı başına bir gereklilik haline geldi. Ancak bunu devlet kontrollü biyometrik kimlikler ya da büyük teknoloji firmalarının güdümündeki sistemlerle yapmak, *mahremiyetin ihlali ve kontrol riskini* ciddi biçimde artırıyor.
Bu durumun alternatifi, *sansüre kapalı ve merkeziyetsiz kimlik doğrulama sistemleri* geliştirmek olmalı. Kullanıcılar dijital kimliklerini doğrularken, aynı zamanda dijital alandaki özgürlüklerini de sürdürebilmeli. İşte bu, *kapsayıcılık ve güven temelinde çalışan bir dijital ekosistemin* yapı taşıdır.
Gizlilik yalnızca bir özellik değil, bir haktır. Web2 döneminde veriler toplanarak kullanıcılar izlenip profillendi. Şimdi ise *Web3 bu kısır döngüyü kırmakla yükümlü.* Ancak birçok projede halen gizlilik, ikincil bir özellik olarak ele alınıyor. *Tasarımın en başından itibaren gizliliği merkeze alan* ve her sistemin *varsayılan olarak korumaya öncelik verdiği* bir yaklaşım gerekiyor.
Elbette değer temelli sistem tasarımının suistimal edilebileceği ya da siyasallaşabileceğine dair eleştiriler mevcut. Değerlerin sisteme sokulmasının siyasi manipülasyona açık olabileceği düşüncesi haklı bir çekince. Ancak *bu, hiçbir şey yapmamak için bir gerekçe olamaz*. Bunun yerine, *şeffaf sistem mimarisi, açık yönetişim ve çok paydaşlı karar mekanizmaları* ile bu riskler azaltılıp, kullanıcıların sorumluluğu güçlendirilebilir.
Web3 teknolojileri ancak *sorumlu bir inşa ve tasarımla* birlikte gerçek bir *güç dağılımı ve topluluk özerkliğini* mümkün kılabilir. Özgürlük iddiasında bulunan bir teknoloji, *etik değerleri piyasaya çıktıktan sonra değil; henüz mimari aşamasındayken sistemin içine yerleştirmeli.*
Şu anda kritik bir dönemeçteyiz. İnsan hakları artık sistem dışından dayatılan güvenlik önlemleri değil, *dijital altyapının içkin bir işlevi* olmalı. Bu sadece felsefi bir idealizm değil; *bugünden itibaren kodlara gömülmesi gereken somut bir tasarım görevi.* Hâlâ bir fırsat var ancak bu pencere *hızla kapanıyor.*
Yorum 0