Yıllar boyunca staking, kripto ekosisteminde *en örnek ödül mekanizmalarından biri* olarak kabul edildi. Kullanıcılar token'larını kilitleyerek ağın güvenliğini sağlıyor, bunun karşılığında da sade ve güvenilir bir şekilde ödüllendiriliyorlardı. Bu yapı, sistemin yerleşmesi için kritik rol oynadı. Ancak zaman geçtikçe bu mekanizmanın özü zayıfladı ve günümüzün staking sistemi, katkıdan çok sermayeye dayalı hale geldi.
Bugünlerde merkeziyetsiz finans (DeFi) protokollerinden Layer 1 blokzincirlerine kadar birçok yapı, *yüksek yıllık getiri oranları (APY)* sunarak likidite çekmeye çalışıyor. Ancak bu ödül sistemleri, kullanıcı katkısından ziyade sermaye temelli olduğu için sürdürülebilirlik açısından zayıf kalıyor. Sermaye, kısa vadeli aktiviteyi tetikleyebilir ama ağın uzun ömürlü gelişimi için gereken *değer üretimini* garanti edemez. Sonuçta sermaye, güçlü bir altyapı kurmadan yalnızca geçici bir balona neden olur.
“Token stake eden herkes topluluğa katkı sağlıyor” şeklindeki *basit düşünce* de içerik olarak sorunlu. Staking yapmak, kimin altyapıyı sürdürdüğünü, kimlerin kullanıcı ve geliştirici çekmek için çalıştığını ya da hangi bireylerin faydalı uygulamalar geliştirip sorunları çözdüğünü göstermez. Çünkü sermaye yapısı itibarıyla *pasiftir*. Bir ağ; aktif katılım ve somut başarılarla varlığını sürdürebilir, kenarda tutulan varlıklarla değil.
Bazı token ekonomileri, herhangi bir *değer yaratmadan yalnızca sermaye çekmeye odaklanan yapı* nedeniyle sorgulanıyor. İlk kullanıcılara verilen token ödülleri, sisteme yeni girenlerden gelen fonlarla karşılanıyor ve bu *verimsiz döngü* sürekli tekrarlanıyor. Bu yapı, talep azaldığında sistemin hızla çökmesine zemin hazırlar.
Bunun bir çözümü var. Daha fazla token dağıtmak yerine *katkıya dayalı yeni bir teşvik sistemine geçiş*, sürdürülebilirliği sağlayabilir. Token dağıtımının temeli, elde tutulan miktara değil verilen katkılara odaklanmalı. Performansa dayalı tokenomikler, işlem işleme, node uptime sağlama, kullanıcı ve geliştirici dahil etme gibi *ölçülebilir aktivitelere* dayalı ödüller sunmalı. Bu sistem, token ekonomisi ile ağ büyümesi arasında doğrudan teşvik uyumu kurar.
Bu yaklaşım, şimdiden DePIN alanında hayata geçirilmeye başladı. Artık token’ları yalnızca kilitlemek değil, *güven ve performans kriterlerini karşılayan katılımcıların ödüllendirildiği sistemler* ortaya çıkıyor. Bu yapılar, kolayca kopyalanabilir finansal modeller yerine, gerçekten katkı verenleri esas alıyor. Bu da daha sürdürülebilir ve şeffaf mekanizmaların önünü açıyor.
Messari'nin 2023 raporuna göre, *aşırı ödüllere dayanan projeler daha büyük TVL (toplam kilitli değer) düşüşleri yaşadı*. OlympusDAO ve ilk dönem SushiSwap buna örnek gösterildi. Buna karşın Aave'nin borç verme protokolü ile Lido'nun performansa dayalı doğrulayıcı yapısı gibi katkıyı esas alan sistemler, *yüksek kullanıcı bağlılığı* elde etti. Raporda, “Ödüller gerçek faydayla bağlantısını kopardığında, kazançlar azaldığında kullanıcı katılımı da yok olur” ifadeleri yer aldı.
Sonuçta ulaşılması gereken hedef, *‘Token 2.0 dönemi’*: yani tasarım bütünlüğünü ve gerçek değeri birbirine bağlayan yapıların kurulması. Rastgele token dağıtımı ya da kısa vadeli reklam hamlelerinden ziyade, *altyapı oluşturma, işlem yapma, uygulama geliştirme, sorun çözme* gibi üretken faaliyetler için özendirici sistemler gerekiyor. Web2 döneminde KPI’lar ile performans ölçülüyordu; Web3’te bu metriklerin token akışına doğrudan gömülü hale gelmesi şart.
Artık token’ların hangi cüzdanlarda stake edildiğini gösteren panolardan ziyade, *gerçek katkıyı ölçen bir “faaliyet skor tablosuna” ihtiyacımız var*. Ağı etkin şekilde çalıştıran doğrulayıcılar, kriterlere uyan node sağlayıcıları, uygulamalar geliştiren geliştiriciler ve topluluğun yayılmasına katkı sunan kullanıcılar, bu sistem içinde görünür olmalı ve ödüllendirilmelidir.
Bu da bizlere, sadece varlık kilitlemeye dayalı *‘pasif sermaye’ sisteminden*, *‘aktif katkı’ merkezli bir ekosistem geçişini* hedeflememiz gerektiğini gösteriyor. Geçici taleplere değil, uzun vadeli ve net ölçülebilir değer üretimine dayalı yapıların kurulması, gerçek yeniliği getirecektir. Teşvikler salt kazançtan üretkenliğe evrildiğinde, blokzincir ekosistemi esasen büyüyebilir.
Yaklaşan token ekonomisi; daha *akışkan, ölçülebilir ve yeniden şekillendirilebilir* bir yapı sergileyecek. Ve bu yeni düzeni ilk benimseyen ekipler, piyasa balonları sönse bile ayakta kalmaya devam edecek.
Yorum 0