Dijital varlık piyasası 4 trilyon dolara (yaklaşık 5.560 trilyon won) yaklaşırken, dünya genelinde ülkeler bu alandaki fırsatları yakalamak için kıyasıya bir mücadele içine girdi. Dogecoin(DOGE) gibi popüler kripto paralardan, Trump'ın adını taşıyan TRUMP kripto parasına kadar çeşitli dijital varlıklar artık küresel medya gündeminin merkezinde yer alıyor. Bu gelişmelerin tam ortasında ise Afrika bulunuyor.
Yaklaşık 1,55 milyar kişilik nüfusa sahip Afrika’da, ülkelerin bugün benimsediği düzenleyici stratejiler, bölgenin dijital varlıklarda egemenliğe mi ulaşacağını yoksa yeni bir finansal krize mi sürükleneceğini belirleyecek. Çünkü *kripto paraların sahip olduğu potansiyel* oldukça yüksek. Sermaye piyasalarına erişimden yurt dışı para transferi dönüşümüne, hatta ulusal borçların yeniden yapılandırılmasına kadar birçok alanda devrim yaratabilecek bir döneme girildi.
Afrika ülkeleri yalnızca Uluslararası Para Fonu'na (IMF) 42,2 milyar dolar (yaklaşık 5,865 trilyon won) borçlu ve bu borcun 7,42 milyar doları yalnızca Mısır’a ait. Bu yük, kamu bütçeleri üzerinde ciddi baskı yaratıp büyüme dinamiklerini zayıflatıyor.
Ancak bu kadar büyük fırsatlar beraberinde bazı riskleri de getiriyor. Özellikle sabitkoinlerin (stablecoin) yaygın şekilde bölgeye girmesi, yerel bankalardan mevduat kaçışını tetikleyerek merkez bankalarının para politikası kontrolünü zedeleyebilir. Sierra Leone, Uganda ve Gine gibi para biriminin değeri düşük ülkeler, bu tür dalgalanmalarda ekonomilerini daha kolay kaybedebilir. Ayrıca *kripto paraların eşitlik getirdiği efsanesi*, aslında varlık eşitsizliğini daha da derinleştirdiği yönünde eleştirilerle karşı karşıya.
Afrika’da genç nüfus oranı yüksek ve büyüme potansiyeli olan pek çok ülke varken, düzenleyici altyapı eksikliği ve düşük finansal okuryazarlık riskleri artırıyor. Her yıl bölgeye yaklaşık 95 milyar dolar (yaklaşık 132,5 trilyon won) tutarında para transferi yapılıyor. Bu fon akışı blokzincir tabanlı altyapılara kayarsa, geleneksel finans kurumlarının ve düzenleyici organların etkisi ciddi biçimde zayıflayabilir.
ABD’de Başkan Trump, kripto paraları destekleyen politikalarını belirginleştirerek sabitkoinleri devlet tahvilleriyle ilişkilendirme yoluyla borçlanma kapasitesini artırıyor. Tether, şu anda 120 milyar dolardan (yaklaşık 167 trilyon won) fazla ABD hazine tahvili tutuyor. Avrupa, sıkı düzenleme çerçevesinde tokenizasyon denemelerine devam ederken Çin, dijital yuanı “Bir Kuşak Bir Yol” (BRI) politikasıyla birleştirerek diplomatik nüfuzunu güçlendiriyor. Ancak Afrika’da hâlâ elle tutulur bir *düzenleyici zırh eksikliği* dikkat çekiyor.
Bu nedenle, Afrika ülkeleri için kripto paraları kendi gelişim şartlarına uygun bir biçimde *yasallaştırma zamanı* artık geldi. IMF’ye olan bağımlılığın azaltılması, egemen borç yükünün hafifletilmesi ve sürdürülebilir büyüme stratejilerin oluşturulması bu alanın aktif şekilde düzenlenmesini zaruri kılıyor.
Güçlü bir düzenleyici çerçeve, yatırımlara güven kazandırırken vatandaşları dolandırıcılıktan koruyacak temel bir güvenlik mekanizması olarak işlev görebilir. Bu sayede Afrika, çevre, toplum ve yönetişimi kapsayan ESG (Environmental, Social, Governance) alanında 2030’a kadar 35 ile 50 trilyon dolar arasında (yaklaşık 4.865 - 6.950 trilyon won) bir piyasa büyüklüğüne ulaşması beklenen küresel fonları çekebilir.
Aynı zamanda merkeziyetsiz finans (DeFi) kapasitesi ve finansal dijital okuryazarlığın artırılması amacıyla eğitime yönelik yatırımlar büyük önem taşıyor. Yerel halkın ihtiyaçlarına uygun tokenizasyon altyapıları devreye alınırsa, kripto paralar sadece kişisel kazanç amacıyla değil *kamusal değer üreten bir araç* olarak da konumlandırılabilir.
Bu tür modellerin dünya çapında uygulamaya alındığına dair örnekler de mevcut. Birleşmiş Milletler Dünya Gıda Programı (WFP), Ürdün’de Suriyeli mültecilere yönelik “Building Blocks” projesiyle blokzincir tabanlı nakit desteği sunarak 67 milyon dolar (yaklaşık 932 milyar won) tasarruf sağladı.
Estonya, blokzincir destekli elektronik oy kullanma sistemleriyle seçim şeffaflığını artırırken, ABD’de Climate Collective isimli girişim, orman koruma ve karbon kredilerini tokenlaştırarak aynı anda çevresel fayda ve ekonomik kazanç yaratıyor.
ABD'nin Chicago kentinde ise Amerikan İslam Üniversitesi’nin öncülüğünde özel sektör iş birliğiyle 2,1 milyar dolarlık (yaklaşık 2,919 milyar won) “Immaculata Living” adlı sosyal etki projesi başladı. Bu girişim, Chicago’daki en büyük kripto varlık tabanlı fiziksel yatırım projesi olarak dikkat çekiyor. Proje, 100 yıllık bir kampüsün rehabilitasyonunu, yaşlılar ve gençleri kapsayan konut alanlarını ve çeşitli eğitim, bakım ve topluluk hizmetlerini içeren 22 katlı bir bina inşasını hedefliyor. Bu model *toplumsal yenilik programı* olarak öne çıkıyor.
Böylesi projelerin geçici girişimler olarak kalmaması gerekiyor. Tokenizasyon teknolojisi, Lagos’taki konut projelerinden Nairobi’deki yenilenebilir enerji altyapısına ve Akra’daki yeni kampüs projelerine kadar çok çeşitli alanlara uygulanabilir. Bu da hem küresel yatırımcıları bölgeye çekebilir hem de *yerel halkın gelir paylaşımına dâhil olmasını* mümkün kılabilir.
Şimdi, Afrika’nın sermaye kurallarını kendi lehine yeniden düzenlemesi için eşsiz bir fırsat var. Aksi halde dijital finans araçları, var olan eşitsizlikleri daha da derinleştiren bir tehdide dönüşebilir.
                                                            
                    
                                            
                                                                                                                    
                                                                                                                    
                                                                                                                    
                                                                                                                    
                                                                                                                    
                                                                                                                    
                                                                                                                    
                                                                                                                    
                                                                                                                    
                                                                                                                    
                                                
                                                
                                                
                                                
                                                
                                                
                                                
                                                
                                                
Yorum 0