2025’te, modüler Ethereum(Ethereum) Katman-2 (L2) ağı projesi Mantle, kendi ekosistemini güçlendirmek amacıyla benimsediği ‘bütüncül strateji’ ile zincir üstü finansal altyapı oluşturma çabalarını hızlandırıyor. 24’ünde yayımlanan Alea Araştırma raporuna göre, proje yüksek performanslı roll-up altyapısını ve DAO tabanlı finansal ürünleri birleştirerek, MNT token etrafında şekillenen kendi kendine yeten bir ekosistem kurma vizyonunu ileriye taşıyor. Tüm altyapı, ürün ve yönetişimi tek bir DAO ekosisteminde bütünleştiren yaklaşım, yerel yönetişim varlığı olan MNT’nin ‘değerini artıran’ temel bir kaldıraç olarak işlev görüyor. Bu sayede hem ağ büyüme oranlarında hem de token ekonomisi ile operasyonel stratejilerde ölçülebilir ilerlemeler kaydediliyor.
Başlangıçta BitDAO ile bütünleşerek doğan Mantle, ağ altyapısından DeFi gelir protokolü mETH, kurumsal tokenlaştırılmış fon MI4, Bitcoin temsili varlık FBTC, akıllı bankacılık uygulaması UR ve yapay zeka inisiyatifi MantleX’e kadar uzanan altı temel inovasyon bileşeniyle kapsamlı bir finans altyapı modeli sunuyor. Özellikle OP Stack üzerine inşa edilen EVM uyumlu Katman-2 ağı, Zero Knowledge (ZK) geçerlilik kanıtlarını entegre ederek işlem finalitesini 168 kat hızlandırmayı başardı. Alea Araştırma, bu gelişmenin Mantle’ı rakip Katman-2 çözümlerinden ayrıştıran bir ‘kullanım deneyimi’ (UX) ve ücret verimliliği avantajı sağladığını belirtti.
Ağa entegrasyonu tamamlanan EigenDA çözümü ile veri erişilebilirliği artırılırken, ağı ‘merkezsizleştirme’ hedefi doğrultusunda ‘sıralayıcı mimarisi’ de gözden geçiriliyor. Mevcut mimaride tek bir sıralayıcı kullanılmasına rağmen, uzun vadeli riskler dikkate alınarak çoklu sıralayıcı yapısına geçiş planlanıyor. Veri işleme verimliliği ve ZK mekanizmasının katkısıyla işlem maliyetlerinde istikrar sağlanırken, Mantle’ın kilitli toplam varlıkları (TVL) 2025 itibarıyla 300 milyon dolara yaklaştı. Bu da DeFi protokollerinin ‘fiili kullanım tabanının’ genişlediğini gösteriyor.
MNT token, ağ içindeki tüm faaliyetlerde ‘yakıt’ işlevi görüyor. Ethereum’daki gaz tokeni işlevine ek olarak, finansal işlemlerde ve yönetişim kararlarında da aktif olarak kullanılıyor. Arzı 6,2 milyar adet ile sınırlı ve bunun %51’i dolaşımda bulunurken, geri kalan %49’u DAO hazinesinde tutuluyor. Mantle Hazinesi, yaklaşık 6,2 milyar dolarlık varlığı yönlendirerek, mETH, MI4 ve FBTC gibi temel protokollere ‘ilk finansman’ sağlıyor ve kullanıcı çekimi için eko-fonlar oluşturuyor. Örneğin, MI4’e 400 milyon dolarlık bir başlangıç yatırımı yapılmış durumda.
Proje ayrıca Bybit ile kurduğu ‘doğal entegrasyon’ sayesinde token kullanımını üst seviyeye taşıyor. MNT tokeni Bybit’te işlem ücretleri ödeme, VIP seviyesi puanlandırması, Earn programları, ödeme kartı işlemleri ve itibari para dönüşümü gibi pek çok işlevde temel varlık olarak kullanılıyor. Alea Araştırma, bu yapının Binance Coin(BNB) modeline benzer bir borsa merkezli fayda döngüsü sunduğunu ve token ekonomisine güçlü bir ‘flywheel etkisi’ kazandırdığını vurguladı.
Likidite stake tokeni olan mETH ise hem Layer-1 Ethereum ile olan bağlantıyı koruyup hem de Layer-2 üzerinde likiditeyi artırarak gelir kampanyalarının merkezinde konumlanıyor. Ancak, 2025 Ekim itibarıyla yaklaşık 960 milyon dolarlık TVL’ye sahip olan mETH, rekor seviyelerden %56 oranında düşüş yaşamış durumda. Bu da ‘orta-uzun vadeli sürdürülebilirlik’ açısından dikkat edilmesi gereken bir konu olarak değerlendiriliyor.
MantleX girişimi de ekosistem içinde dikkat çeken bir başka unsur. Yapay zekâ ve zincir üstü yönetişimi entegre eden bu çözüm, hazine yönetimi, ekosistem verisi analizi ve kullanıcı desteği gibi alanlarda AI tabanlı otomasyon işleviyle DAO işleyişinde ‘verimlilik ve ölçeklenebilirliği’ artırmayı hedefliyor. Bunun yanında, Securitize ile ortak geliştirilen MI4 fonu, FBTC üzerinden Bitcoin likiditesini DeFi alanına aktarımı ve UR uygulaması gibi girişimler, “tam entegre varlık ağı” vizyonunu destekliyor.
Bununla birlikte olası riskler de göz ardı edilmiyor. Alea Araştırma’ya göre, DAO hazinesine aşırı bağımlılık, dış kaynaklı sermaye çekme yeteneğini sınırlayabilir. Ürünlerin piyasaya uyum sorunları ve token yakım ya da dolaşım kontrolü konusunda belirgin bir strateji eksikliği de ‘orta-uzun vadeli zayıflık’ işaretleri arasında yer alıyor. Ayrıca, DeFi genişlemesi bakımından nispeten daha kompakt kalan bir ağ yapısına sahip olması da bir diğer potansiyel tehdit olarak öne çıkıyor.
Tüm bunlara rağmen, Mirana Ventures ile birlikte yönettikleri 200 milyon dolarlık eko-fon sayesinde Mantle, yeni projelere yatırım ve ortak girişimleri artırmaya devam ediyor. Bybit üzerinde genişleyen kullanım alanları da MNT tokenine yönelik gerçek talep yaratıyor. İleride resmi bir token geri alım politikası benimsenirse, sabit arz yapısıyla birlikte MNT’nin dolaşım hacmi düşebilir ve bu da ‘arz tarafında dengeleyici etki’ oluşturabilir.
Sonuç olarak Mantle, yönetişim, altyapı ve protokol risklerini entegre şekilde yöneten bir yapı oluşturarak kendi kendine yeten bir Layer-2 ekonomi sistemi yaratmayı hedefliyor. Tümleşik varlık ağı modelinin kripto ekonomisinde ‘sürdürülebilirliği’ sağlayıp sağlayamayacağı ise sektörün ilgiyle takip ettiği bir konu olmaya devam ediyor.
Yorum 0