Kripto para piyasasında önemli bir oyuncu olan DWF Labs, ilk defa *fiziksel altın* alım satımı yaparak dijital varlıkların ötesine geçmeyi hedefleyen dikkat çekici bir adım attı. Son dönemde altın fiyatlarının rekor seviyelere ulaştığı bir ortamda gerçekleşen bu işlem, DWF Labs’in farklı segmentlerdeki potansiyelini gözler önüne seriyor.
25 kilogram ağırlığında bir altın külçesiyle gerçekleştirilen bu ilk işlem, test amaçlı olarak yürütüldü. DWF Labs’in operasyon ortağı Andrei Grachev, pazartesi günü yaptığı açıklamada, "İlk fiziksel altın ticaretimizi tamamladık" diyerek, bu alanda ileride işlem hacmini artırma planları bulunduğunu belirtti. Özellikle bu alım-satım işleminin herhangi bir blockchain ya da dijital token altyapısı kullanılmadan, geleneksel saklama ve ödeme sistemleri üzerinden gerçekleştirilmiş olması ‘alışılmışın dışında’ şeklinde yorumlandı.
Genellikle merkeziyetsiz yapılarla dijitalleşmeye odaklanan kripto şirketlerinin aksine, DWF Labs’in fiziksel altın alım yöntemini seçmesi, şirketin stratejik yön değişikliğini işaret ediyor. Firma, altını bir başlangıç olarak değerlendirip ilerleyen süreçte gümüş, platin ve pamuk gibi başka fiziksel varlıklarla da ticari faaliyetlerde bulunmayı hedefliyor. Altın ve gümüş gibi değerli metallerin son dönemde artan fiyatları, bu stratejik dönüşümün arkasındaki temel motivasyonlardan biri. Jeopolitik belirsizlikler, merkez bankalarının altın alımlarını artırması ve faiz indirimine yönelik beklentiler sonucunda altın vadeli işlemleri ons başına 4.500 dolar (yaklaşık 667 milyon TL) seviyelerini aşarak tüm zamanların en yüksek seviyesini gördü. Buna karşılık, aynı dönemde Bitcoin(BTC) gibi kripto paralar görece durağan seyretti.
Fiziksel varlık pazarına girerken dijital alandaki yatırımlarını da sürdüren DWF Labs, yaklaşık 2,5 milyar dolarlık sermayeyle birçok orta ölçekli blokzincir projesine kaynak sağlamaya devam ediyor. Üstelik kurumsal yatırımcıları hedefleyen 750 milyon dolarlık merkeziyetsiz finans (DeFi) fonu da aktif olarak yönetilmekte. Şirketin ‘dijital’ ve ‘fiziksel’ varlık dünyalarında eş zamanlı büyüme yaklaşımı, gelir çeşitliliği ve müşteri tabanını genişletme amacı taşıyor.
DWF Labs’in takip ettiği bu hibrit strateji, kripto sektöründe benzer adımlar atan diğer firmaların girişimleriyle örtüşüyor. Örneğin Coinbase, hisse senetlerinin tokenlaştırılması üzerine çalışıyor ve bu yolla kullanıcılarına *her şeyin işlem gördüğü bir platform* sunmayı hedefliyor. Coinbase, gelecekte tüm varlıkların tokenlaştırılacağına inanıyor ve 24 saat işlem yapılabilen bir sisteme geçişi önemli bir kilometre taşı olarak değerlendiriyor. Deutsche Bank analistleri, bu tür hamlelerin Coinbase’in potansiyel pazarını hem bireysel hem de kurumsal yatırımcılara genişletme konusunda büyük fayda sağlayacağını düşünüyor.
Bu trende ayak uyduran tek örnek de değil. Stablecoin ihraççısı Circle ve dijital varlık saklayıcısı BitGo gibi başka kripto şirketleri de banka ve tröst lisansları alarak düzenlenmiş finansal alanda büyüme adımları atmakta. Bu gelişmeler, kripto para dünyası ile geleneksel finansın giderek iç içe geçtiğine dair güçlü bir sinyal olarak değerlendiriliyor.
‘Yorum’: Kripto şirketlerinin yalnızca dijital varlıklarla sınırlı kalmayarak geleneksel pazarlara açılması, volatil ve düzenlemesi devam eden dijital ortamdan korunmak için mantıklı bir strateji gibi duruyor. Özellikle altın gibi istikrarlı varlıklara giriş, risk yönetimi açısından cazip bir hamle olabilir.
Yorum 0