Donald Trump’ın adı, World Liberty Financial(WLFI) tarafından geliştirilen yeni bir ‘stablecoin’ projesiyle tekrar gündemde. WLFI’nin piyasaya sürmeyi planladığı ‘USD1’ stablecoin’inin, yüzde 100 ABD devlet tahvilleri ve dolar mevduatlarıyla destekleneceği duyuruldu. Ancak bu proje, etik ve yasal açıdan ciddi tartışmalara yol açmış durumda.
Trump’ın göreve başlamasından kısa bir süre önce, WLFI’nin bir ‘meme coin’ çıkardığı ve bunun fiyatında ani dalgalanmalara neden olduğu, hatta ‘pump and dump’ iddialarıyla gündeme geldiği biliniyor. Ayrıca, firmanın büyük kripto etkinlikleri öncesinde toplu token alımları yaptığı ve bu durumun piyasa manipülasyonu olabileceği savunuluyor. Örneğin, Mart ayında Beyaz Saray’da düzenlenen kripto zirvesinden kısa bir süre önce, WLFI’nin yaklaşık 20 milyon dolar değerinde kripto para satın aldığı ortaya çıktı.
Hukuk uzmanları, Trump’ın WLFI’de yüzde 60’lık bir hisseye sahip olmasını, stablecoin’in dış kaynaklar üzerinden politik etki yaratma potansiyeli açısından endişe verici buluyor. Siber hukuk uzmanı Andrew Rossow, bu durumun ABD Anayasası’ndaki ‘Emoluments Clause’a açık şekilde aykırı olabileceğini belirterek hukuki riskleri vurguluyor.
Öte yandan, ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu’nun(SEC) eski kripto politikası yetkilisi Corey Frayer, USD1’in sınır ötesi ödeme kabiliyetinin yabancı hükümetler veya şirketler için risk teşkil edebileceğine işaret etti. ABD Temsilciler Meclisi Finansal Hizmetler Komitesi’nden Demokrat Maxine Waters da, bu tür bir finansal aracın yaptırımlardan kaçış noktası olarak kullanılabileceğini belirterek konu hakkında etik soruşturma başlatılması çağrısında bulundu.
Trump’ın bizzat stablecoin regülasyonlarını şekillendirirken yeni bir stablecoin ihraç etmesi de piyasalarda tepkilere neden oldu. Daha önce ‘GENIUS Yasası’ olarak bilinen stablecoin düzenlemesini hazırlayan Trump’ın, aynı sektörde aktif rol almasının ‘adil rekabet’ ilkelerini ihlal edebileceği dile getiriliyor. ‘Principles First’ adlı muhafazakar hareketin kurucularından Heath Mayo, devlet tahvillerini teminat olarak kullanarak stablecoin ihraç etmenin kabul edilemez olduğunu ifade etti.
Uzmanlar, ABD’de regülasyon eksikliğinin devam etmesi halinde uluslararası topluluğun kendi denetim mekanizmalarını oluşturabileceğini öngörüyor. Andrew Rossow, ABD’nin bu konuda harekete geçmemesi durumunda büyük finans merkezlerine sahip ülkelerin küresel çapta düzenleyici adımlar atabileceğini söyledi.
Kripto sektörü içindekilerin bir kısmı Trump’ın bu projeye dahil olmasını, endüstrinin ana akım haline geldiğinin bir göstergesi olarak değerlendiriyor. Ancak finansal düzenlemelere önem veren uzmanlar, böyle bir gelişmenin ABD’nin finansal sistemine duyulan güveni sarsabileceği yönünde uyarılarda bulunuyor. Gelecek süreçte, bu proje etrafındaki etik ve hukuki tartışmaların daha da alevlenmesi bekleniyor.
Yorum 0