Tron(TRX) kurucusu Justin Sun ve HTX ortak kurucusu Li Wei arasındaki 30 milyon dolarlık kriz büyüyor

Tron(TRX) kurucusu Justin Sun, kripto para borsası HTX(eski adıyla Huobi) ile ilgili olarak ortak kurucu Li Wei ile yaşadığı anlaşmazlığı yeniden alevlendirdi.

4’ünde Sun, X(eski adıyla Twitter) üzerinden yaptığı açıklamada, Li'nin HTX'in satışı sırasında kritik ‘finansal inceleme’ belgelerini kasıtlı olarak sakladığını öne sürdü. Sun’a göre, bu durum borsanın bilançolarında 30 milyon dolarlık bir açık oluşturdu. Sun, bu açığı kapatmak için kişisel olarak 30 milyon dolarlık bir kredi sağladığını ancak bu miktarı hâlâ geri alamadığını belirtti.

Li’nin ekibi ise Sun’ın iddialarına karşı çıkarak, söz konusu zararın HTX’in aşırı ‘kaldıraçlı işlemleri’ sonucu gerçekleştiğini ifade etti. Ancak taraflar arasındaki görüş farklılığı devam ediyor. HTX, 2022’nin Ekim ayında Hong Kong merkezli About Capital Management tarafından satın alınmıştı. Sun ise resmi olarak ‘danışman’ sıfatını taşımasına rağmen, borsanın asıl sahibi olduğuna dair söylentiler bitmek bilmiyor.

Bu anlaşmazlık taraflar arasında yaşanan ilk gerilim değil. 2023 yılında da Sun, Li'nin kardeşi Wei Li’yi HTX’in kendi tokenlerini bedelsiz olarak büyük miktarda edinmekle suçlamıştı. Li ise buna karşı çıkmış ve eğer HTX iddialarını kanıtlarsa, elde ettiği varlıkların ‘10 katını iade etmeye’ hazır olduğunu duyurmuştu.

Öte yandan, Hindistan hükümeti kripto para düzenlemelerine yönelik mevcut yaklaşımını ‘esnetebileceğinin’ sinyallerini verdi. Hindistan Ekonomi Bakanı Ajay Seth, küresel piyasalardaki değişimlere uyum sağlamak amacıyla kripto politikalarının yeniden değerlendirildiğini söyledi. 2024’ün Eylül ayında açıklanması planlanan yeni düzenleme çerçevesinin ‘ertelenebileceğini’ belirten Seth, kripto paraların küresel doğası nedeniyle Hindistan’ın tek başına katı bir düzenleme yapmasının zor olacağını vurguladı.

Bu değişim sinyallerinin arkasında, ABD Başkanı Donald Trump’ın ‘kripto dostu’ politikalarının etkili olduğu düşünülüyor. Trump, seçim kampanyasında defalarca kripto sektörüne destek vaatlerinde bulunmuştu. Bunun sonucunda, geleneksel finans kuruluşlarının da sektöre bakış açısını ‘daha ılımlı’ hale getirdiği belirtiliyor.

Bu sırada, Tayland hükümeti sınır bölgelerinde yükselen ‘kripto dolandırıcılığı’ vakalarına karşı sert önlemler almaya başladı. Myanmar sınırındaki yasa dışı operasyonları durdurmak için elektrik ve yakıt tedarikine ‘kesinti uygulanacağı’ açıklandı. Tayland Başbakanı Paetongtarn Shinawatra, son kabine toplantısında yasadışı ‘çağrı merkezleri’ tespit edildiğinde anında güç kesintisi yapılmasına izin veren bir politikayı duyurdu. Çin ile ortaklaşa yürütülen bu operasyonun bir parçası olarak, Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’in de dijital finans dolandırıcılığının önüne geçmek için iş birliği sözü verdiği bildirildi.

Özellikle Myanmar, Kamboçya ve Filipinler gibi Güneydoğu Asya ülkelerinde ‘domuz kesimi(pig butchering)’ dolandırıcılığı büyük bir sorun haline gelmiş durumda. Bu yöntemle Tayland ve Hindistan gibi ülkelerden kaçırılan kişiler, yasa dışı finansal operasyonlarda çalıştırılıyor. Uzmanlar, kripto paraların sunduğu ‘anonimlik’ ve ‘sınır ötesi işlem kolaylığı’nın suç örgütleri tarafından ‘kara para aklama’ amacıyla kullanıldığına dikkat çekiyor.

Bu gelişmelerin yanı sıra, Güney Kore’de ‘kripto borsa yatırım fonu(ETF)’ düzenlemeleri için ciddi adımlar atılıyor. Kore Finans Yatırımcıları Derneği Başkanı Seo Yoo-seok, yıl sonuna kadar Bitcoin(BTC) ve Ethereum(ETH) bazlı ETF’lerin yerel piyasada işlem görmesini sağlamayı hedeflediklerini söyledi. Ayrıca, 40 ila 50 yaş aralığındaki bireysel yatırımcıların bu tür ürünlere ciddi ilgisi olduğunu belirterek, ‘kurumsal yatırımcıların’ da kripto varlıklara erişimini artırmak gerektiğinin altını çizdi.

Buna karşın, Güney Koreli düzenleyici kurumlar hâlâ kripto paraları ‘menkul kıymet’ olarak kabul etmiyor. Finansal Hizmetler Komisyonu, 2023’ün Ekim ayından bu yana ETF düzenlemelerini incelediklerini duyurdu. Yasal çerçevenin değişip değişmeyeceği, ülkenin kripto piyasasını ‘resmen’ tanıyıp tanımayacağını belirleyecek kritik bir faktör olarak öne çıkıyor.