XRP, yüzde 30 artışla Bitcoin ve Ethereum’u geride bıraktı

XRP, son bir haftada yüzde 30’u aşan yükseliş kaydederek Bitcoin(BTC) ve Ethereum(ETH)’u geride bıraktı. Kurumsal yatırımcıların artan ilgisi, derinleşen işlem likiditesi ve geleneksel finans sistemiyle olan *uyumun güçlenmesi* bu yükselişi destekleyen başlıca etkenler arasında yer aldı. XRP böylece piyasa değeri açısından tüm kripto paralar arasında ilk üçe yükseldi.

Şu anda XRP’nin toplam piyasa değeri yaklaşık 168 milyar dolar seviyesine ulaştı. Aynı dönemde Bitcoin yüzde 10, Ethereum ise yüzde 21 yükselmişken, XRP’nin haftalık artışı yüzde 30’un üzerinde gerçekleşti. Bu rallinin temelinde ise sadece piyasa beklentileri değil, regüle finans sistemindeki *yapısal talep artışı* yer alıyor.

Ripple, yakın zamanda ISO 20022 formatını resmen benimseyerek uluslararası finansal mesajlaşma standardıyla uyumlu hale geldi. ISO 20022, dünya genelindeki bankalar tarafından geçiş yapılan yeni veri altyapısı anlamına geliyor ve Ripple’ı gerçek finansal varlıklara dayalı ağlarla sıkı şekilde entegre olabilecek hale getiriyor. Ayrıca XRP tabanlı sabit coin RLUSD’nin geliştirme süreci de hız kazanmış durumda. Bu durum XRP’nin *evrensel ödeme birimi* olma ihtimalini artırıyor.

Dikkat çeken bir diğer gelişme ise bazı halka açık şirketlerin XRP’yi *finansal strateji varlığı* olarak bilançolarına eklemeye başlaması. Bu sayede XRP, Bitcoin’den sonra kurumsal düzeyde bilançolara giren ikinci kripto para olma unvanını kazandı. Bu durumun temelinde ise spekülatif değil, riskten korunma ve likidite sağlama amacıyla yapılan stratejik pozisyonlar olduğu değerlendiriliyor.

XRP’deki bu yükseliş, geleneksel finans kuruluşlarının kripto varlıklara yeniden yöneldiği bir döneme denk geliyor. Hem yurt içi hem de uluslararası büyük finans aktörleri, yüksek likiditeye sahip ve *düzenleyici riskleri düşük, kullanım alanı net* kripto varlıklara daha sıcak bakıyor. Bu noktada XRP, mevcut piyasa koşullarında en avantajlı konumda olan projelerden biri olarak öne çıkıyor.

yorum: XRP’nin gerçek dünya finansıyla entegrasyon sürecinde gösterdiği performans ilk kez bu denli görünür hale gelirken, bu yükselişin kısa vadeli dalgalanmayla sınırlı kalmayıp yapısal bir dönüşümün başlangıcı olabileceği ihtimali göz ardı edilmemeli.