Hong Kong hükümetinin kısa süre önce duyurduğu ‘LEAP Dijital Varlık Stratejisi 2.0’ politikası, ilk bakışta sade bir düzenleme paketi gibi görünse de arka planında Çin’in oldukça stratejik bir planı bulunuyor. İstanbul’daki çoğu uzman ve yatırımcının da henüz fark etmediği asıl hamle, *Çin’in kendi içinde el koyduğu kripto varlıkları Hong Kong’daki lisanslı borsalar aracılığıyla tasfiye etme kararı*. Bu adım, yalnızca bir regülasyon değil, doğrudan *küresel piyasa hakimiyetini hedefleyen uzun vadeli bir stratejinin başlangıç noktası*.
Bugün Hong Kong, Asya’da önemli bir dijital varlık merkezi konumuna gelse de daha kritik görev ise *Çin'in kripto para likiditesinin merkezi* olma işlevi. Finans merkezine benzeyen bu görünümün ardında, aslında Çin’in küresel kripto piyasası üzerindeki kontrol noktasının adım adım inşa edildiği bir yapı bulunuyor. Gerçekte amaç, sadece denetim değil, devasa büyüklükteki kripto varlık likiditesiyle pazar üzerindeki etkisini artırmak.
Hong Kong’un bu yolda attığı ilk büyük adım, 2022’de Kara Paranın Aklanmasının Önlenmesi ve Terörizmin Finansmanıyla Mücadele Yönetmeliği (AMLO) üzerinde yapılan değişikliklerle başladı. Bu düzenlemeyle birlikte Menkul Kıymetler ve Vadeli İşlemler Komisyonu(SFC), resmen kripto para alım-satım platformlarını (VATP) kontrolüne aldı ve Uluslararası Mali Eylem Görev Gücü(FATF) standartlarını uygulayabilecek alt yapı oluşturuldu. Ardından 2025’in Ağustos ayında yürürlüğe girmesi planlanan *Stabilcoin Yönetmeliği*, sabit kripto paraların bire bir teminatla desteklenmesini ve güvenli geri ödeme mekanizmalarını zorunlu hale getiriyor. Bu süreçte Hong Kong Para Otoritesi(HKMA) sıkı denetim görevini üstlenecek.
Haziran ayında tanıtılan **LEAP 2.0** stratejisi ise bu tüm düzenlemeleri tek çatı altında toplayarak lisanslama sistemini birleştirmeyi, token’laştırılmış ürün çeşitliliğini artırmayı ve dijital varlık ekosisteminde alanlar arası iş birliği ile yetenek geliştirmeyi amaçlıyor. Amaç yalnızca FATF tavsiyelerini yerine getirmek değil, Hong Kong’u dünya çapında lider bir dijital finans merkezi haline getirmek.
Ancak sadece kurallar piyasayı değiştirmiyor. Asıl etkileyici değişken, ‘*likidite*’. Çin, el koyduğu kripto varlıkları artık doğrudan Hong Kong üzerinden satışa çıkarabilecek ve bu da küresel piyasaya *gerçek anlamda likidite enjekte edilmesi* anlamına geliyor. Bu hamle yalnızca bir bürokratik adım değil, *piyasaya doğrudan müdahalenin planlı bir yolu*. *Hong Kong üzerinden enjekte edilen bu likidite, piyasada fiyat düzeltme mekanizması olarak devreye giriyor; yani talep ve arz dengesini belirli periyotlarda yönlendirecek güçlü bir araç* işlevi görüyor.
Çin’in bu yaklaşımı, ABD’nin stratejisiyle tam bir zıtlık içinde. ABD, elindeki yüksek miktardaki Bitcoin(BTC)’i bir *bekleme stratejisi* ile kasasında tutarken, Çin likiditeyi ekonomik silaha dönüştürüyor ve doğrudan fiyatlar üzerinde etkili olacak yollar açıyor. Bu fark, gelecekte kripto para sektöründeki liderliğin el değiştirmesine neden olabilir.
Bu bağlamda *Hong Kong sadece bir finans merkezi olarak değil, likiditeyi silah haline getiren stratejik bir dijital karargah* olarak konumlanıyor. Çin daha önce nadir toprak elementleri pazarını kontrol ederek ticaret politikalarında avantaj sağlamıştı, şimdi ise aynısını kripto varlık likiditesiyle yapmaya hazırlanıyor.
Bu strateji, küresel kripto piyasasındaki güç dengelerini ciddi biçimde sarsacak gibi görünüyor. Hong Kong, Çin’in tasfiye platformu haline gelirse kurumsal yatırımcıları bünyesine çekme ve piyasayı derinleştirme açısından büyük avantaja ulaşacak. Bu arada ABD ise bir tercih yapmak zorunda kalacak: ya pasif bir saklama stratejisiyle yetinecek ya da *Hong Kong merkezli likidite hakimiyetine karşı proaktif bir model geliştirecek*.
Sonuç olarak, *kripto para piyasasının gerçek hakimiyeti artık kodda veya teknolojide değil*, likidite ve bilgi akışının kim tarafından ve nasıl kontrol edildiğinde yatıyor. LEAP politikasıyla birlikte Hong Kong, sadece bir lisans dağıtıcısı olmakla kalmayıp *fiyatlara yön verebilecek birincil merkez* konumuna yükseliyor. Bu, ne Singapur ne de Dubai gibi rakip şehirlerin henüz erişemediği bir ölçek ve yapı. Her iki şehir de ya küçük pazar yapıları ya da parçalı düzenlemeleri nedeniyle bu tempoya ayak uyduramıyor.
Sonuçta, Hong Kong'un artık gelişmiş regülasyon sistemiyle birlikte *dünyadaki ikinci en büyük kripto varlık sahibi ülke olan Çin’in doğrudan likidite dağıtım hattına* sahip olması, küresel pazarlar için gerçek zamanlı fiyat ayarlamaları, kurumsal sermaye çekimi ve yatırım dostu ortam yaratma bakımından ciddi bir avantaj sağlıyor. *Likidite, bu küresel oyunun nihai kaldıraç noktası* ve şu an bu kaldıraç *Hong Kong’un elinde*. Bu stratejiyi doğru okuyamayan ülkeler ve şirketlerin küresel kripto piyasasında kontrolü kaybetmesi neredeyse kaçınılmaz.
Yorum 0