ETHZilla CEO'su tüm servetini Ethereum(ETH)'a yatırdı: 'Trilyonlarca dolar dijitalleşiyor'

ETHZilla adlı Nasdaq’ta işlem gören biyoteknoloji şirketinin CEO’su McAndrew Rudisill, tüm servetini Ethereum(ETH)’a yatırma kararının arkasında *küresel para transferi piyasası* olduğunu açıkladı. Şirket, yalnızca iki ay içinde Ethereum varlıkları açısından halka açık şirketler arasında 8. sıraya yükseldi ve kripto para sektörünün dikkatini üzerine çekti.

Rudisill, Cointelegraph’a verdiği röportajda “Ethereum, dünya genelindeki fonların Amerikan doları cinsinden iletilmesini sağlayan bir kapı” diyerek, “Trilyonlarca dolarlık fiziki varlık dijital dünyaya kayarken, bu akışın merkezinde Ethereum yer alıyor” şeklinde konuştu.

ETHZilla, daha önce ‘Life Sciences Corp’ adıyla Nasdaq’ta biyoteknoloji alanında işlem görmekteydi. Ancak şirket, Temmuz ayında Başkan Trump’ın stabilize kripto paraları düzenlemeye yönelik GENIUS yasasını imzalamasının hemen ardından bu gelişmeyi fırsata çevirdi. Şirket adını ‘ETHZilla Corporation’ olarak değiştirerek dijital varlık sektörüne geçiş yaptı.

Rudisill, Ethereum’u tercih etme nedeninin sadece bir deney olmadığını, kesin bir inanca dayandığını belirtti. “Blokzincir rekabeti zaten başladı ve Ethereum çoktan öne çıktı” diyerek, “Ethereum, sadece bir değer saklama aracı değil, aynı zamanda reel ekonomik sistemle doğrudan bağlantı kurabilen en güçlü altyapıdır” ifadelerini kullandı.

ETHZilla’nın şu an 102 binin üzerinde Ethereum varlığı bulunuyor. Bu miktar piyasa değerine göre yaklaşık 372.78 milyon dolar (yaklaşık 5.18 milyar TL) ediyor. Şirket, Ethereum varlıkları itibarıyla dünya çapındaki 69 halka açık şirket arasında 8. sırada yer alıyor.

*Fiziksel varlıkların tokenlaştırılması* çabaları, stabilize kripto paralarla yapılan transferlerdeki yenilikçi yaklaşımlar ve blokzincirin değer saklama aracı olarak kullanılması bir araya gelince, değer kaybı yaşayan geleneksel sanayi şirketinin sadece birkaç ay içinde kripto ekosisteminin kilit oyuncusu haline gelmesi mümkün oldu. ETHZilla örneği, klasik şirketlerin Web3 alanına geçiş senaryolarını yeniden gözden geçirmesi gerektiğini ortaya koyuyor.