Trump’tan CZ’ye başkanlık affı: Binance’e hukuki fırtına kapıda

Donald Trump’ın Binance’in kurucu ortaklarından Changpeng Zhao(CZ) için verdiği *başkanlık affı* kararı, kripto para ekosisteminde büyük yankı uyandırdı. Pek çok sektör temsilcisi bu gelişmeyi CZ’nin sektöre geri dönmesi için bir fırsat olarak yorumlarken, bazı uzmanlar ise süreci yargıdan politikaya kaydıran bir tür ‘siyasi bağışlama’ olarak değerlendiriyor ve bunun ağır yan etkiler getirebileceği endişesini dile getiriyor.

Unutulmaması gereken nokta şu ki, af kararı *suçsuzluk* anlamına gelmiyor. Aksine, bu tür bir işlem yalnızca hakkında *suçlu hükmü* verilmiş kişilere yönelik uygulanabiliyor ve tamamıyla yürütmenin bir *takdir yetkisi* olarak işliyor. Yani Trump’ın kararı mahkemenin CZ’yi temize çıkardığı anlamına gelmiyor ve hakkındaki yasa dışı faaliyetlerin hukuki kaydı geçerliliğini koruyor.

CZ’nin hukuki ekibi ise ABD Adalet Bakanlığı ile yeniden yargılama ya da temyiz süreci yürütmek yerine başkanlık affını tercih ederek, onun *federal suçlu* statüsünü pekiştirmiş olabilir. Bu durum ilerleyen süreçte, özellikle de medeni davalarda, aleyhte çok güçlü bir delil olarak kullanılabilir. Çünkü artık CZ hakkında alınmış ve itiraz edilmeyen bir *suçlu kararı* bulunuyor; bu da potansiyel mağdurların suç kanıtlamak zorunda kalmadan doğrudan tazminat talep edebilmesinin önünü açıyor.

Amerikan Emtia Vadeli İşlemler Komisyonu(CFTC) tarafından yürütülen Binance soruşturmasında, şirketin kasıtlı olarak Müşterini Tanı(KYC) ve Kara Para Aklamayı Önleme(AML) politikalarını uygulamadığı, hatta kullanıcılarını ABD yaptırımlarını nasıl aşabilecekleri konusunda bilgilendirdiği tespit edilmişti. Ayrıca, Binance’in olası soruşturmalara karşı ABD kullanıcılarının verilerini silmeye çalıştığı da belgelenmişti. Bu bulguların, af nedeniyle temyize götürülmeden kesinleşmiş olması, sivil davalarda *kanıtlama yükünü önemli ölçüde hafifletiyor*.

Bu tür adli kayıtlar, yalnızca maddi yaptırımlarla sınırlı kalmayıp, çok daha geniş çaplı etkiler doğurabilir. Halihazırda bazı terör kurbanları ve yakınları, Binance’in *bilerek ve isteyerek* yetersiz fon izleme mekanizmaları uyguladığını; bu ihmallerin, belirli grupların silah edinimi ve kara para aklama işlemleri için Binance altyapısını kullanmasına yol açtığını savunarak dava süreci başlattı. CFTC araştırması ve Adalet Bakanlığı’nın suçlamaları, bu davacı taraflara çok güçlü bir *hukuki meşruiyet* ve delil zemini sunuyor. Üstelik, diğer ülkelerin yargı mercilerinin de benzeri davalarla sürece katılması muhtemel.

ABD Yüksek Mahkemesi tarafından şekillendirilen hukuki görüşe göre, birey ya da şirket, kendi malvarlığı veya platformunun yasa dışı amaçlar için kullanılabileceğini öngörebilir ve buna karşı önlem almazsa, doğan zararlardan dolayı *medeni sorumluluk* taşıyabiliyor. Bu kapsamda, Binance’in şimdiye kadarki regülasyon karşıtı tutumu ve mali işlem kontrollerindeki zaafiyetleri, mahkemelerce *öngörülebilir ihmal* olarak görülebilir.

Ayrıca, ABD Başkanı Trump’ın verdiği af kararının *uluslararası bir bağışıklık* sağlamadığı da unutulmamalı. ABD’nin iç hukuk sistemine ait bir karar olan başkanlık affı; Avrupa Birliği, İngiltere ya da Asya ülkelerinde herhangi bir yasal koruma anlamına gelmiyor. Bu da Binance ve CZ’ye yönelik soruşturmaların farklı yargı bölgelerinde bağımsız olarak sürdürülebileceği ve ek yaptırımlar, para cezaları ya da varlık dondurma işlemlerine kapı aralayabileceği anlamına geliyor.

Af kararının açıklanmasının ardından Binance Coin(BNB) fiyatı yükseliş göstermiş olsa da, bu yalnızca *kısa vadeli psikolojik etki* olarak değerlendiriliyor. Af kararının ardından hukuki zemin netleştiği için, ileride gelebilecek yeni dava ve yaptırım tehditleri, Binance’i artan hukuk maliyetleri ve güven kaybı ile karşı karşıya bırakabilir. Bu da orta ve uzun vadede BNB üzerinde *aşağı yönlü baskı* oluşturabilir. Üstelik bu af, cezanın kaldırıldığını değil; CZ’nin suçu kabul ettiğini açık biçimde gösteriyor. Bu ise şirketin küresel güvenilirliği açısından ciddi bir *itibar sorunu* yaratabilir.

Sonuç olarak, CZ’nin af kararını kabul etmesi, politik olarak kısa vadeli bir çözüm gibi görünse de, aslında *hukuki anlamda suçlu olduğunu pekiştirdi* ve onu daha geniş bir sivil sorumluluk alanına taşıdı. Binance artık zararın tazmini, yurt içi ve yurt dışı regülasyonlar, bireysel ve toplu davalar gibi çok cepheli bir hukuki sıkışmayla karşı karşıya. Bu gelişmeler, hukuk sürecinin dışına çıkılarak alınan kararların kripto endüstrisinin geneli açısından ne denli *riskli bir emsal* oluşturabileceğini gösteriyor.