Bitcoin(BTC), küresel krizlerde hisse senetlerine kıyasla daha dirençli

Kripto para piyasası, geleneksel finans piyasasına kıyasla küresel şoklara karşı *duygusal anlamda daha dirençli* bir görüntü çiziyor. Gerçekten de 2 Nisan’da (yerel saatle) ABD'deki “Özgürlük Günü” tatili nedeniyle yaşanan borsa çöküşünde, Wall Street çevresinde bile Bitcoin(BTC)’in *sarsılmaz duruşu* dikkat çekti. Bu durumun yalnızca tek seferlik bir istisna değil, dijital varlık piyasasında tekrarlayan *yapısal bir özellik* olduğuna dair analizler göze çarpıyor.

Trump’ın nisan ayında çoğu ülkeye yönelik *gümrük vergisi artışı planı* açıklamasının ardından, hisse senedi piyasasındaki yatırımcı hissiyatını ölçen CNN'in Korku ve Açgözlülük Endeksi 19 seviyesinden 3’e düştü ve son üç yılın en düşük seviyesini gördü. Bu, %80’in üzerinde bir düşüş anlamına geliyor. Aynı dönemde kripto para piyasasını ölçen hisse senedi dışı korku ve açgözlülük verisi ise 44’ten 18’e gerileyerek *sadece %59’luk bir azalma* gösterdi. Yapı olarak farklı ölçütlere dayanıyor olsalar da, iki endeks *duygusal piyasa tepkilerini* ölçmesi bakımından karşılaştırılabiliyor. Bu da, makroekonomik çalkantılar sırasında geleneksel yatırımcıların daha *panik eğilimli*, toparlanma hızlarının ise daha *yavaş* olduğunu istatistiksel olarak gösteriyor.

2022 yılının mayıs ayında, ABD Merkez Bankası'nın faiz oranını %0,5’den %1’e yükseltmesinin hemen ardından Luna ve Terra skandalıyla kripto para pazarı ağır darbe aldı. Bu süreçte hisse senedi korku endeksi %82 gerileyerek 4’e düşerken, kripto piyasasında düşüş %62 ile sınırlı kaldı ve puan 8’e yerleşti. Bitcoin(BTC) dahil kripto varlıklar doğrudan zarar görmüş olmasına rağmen, *duygusal direncin* hisselere göre daha güçlü olduğu verilerle kanıtlandı. Elbette *yavaş iyimserlik toparlanması*, halihazırda süregelen ayı piyasasından kaynaklanan doğal bir sonuçtu.

Kripto para piyasasındaki *iyimser davranış biçimi*, eksiklik değil, aksine *yapısal bir avantaj* olarak değerlendiriliyor. Yüksek volatilite, yatırımcıların stres eşiğini şekillendiriyor; hisse senedi piyasasında %20'lik bir düşüş “ayı piyasası” olarak yorumlanırken, kriptoda bu tür dalgalanmalar çoğu zaman yalnızca “düzeltme” olarak algılanıyor. Ayrıca kripto sektörü, kurumsal aktörlerin yön verdiği hisse piyasalarının aksine, daha çok *bireysel yatırımcılar* ve *ilerici düşünce akımları* üzerinde şekillendiği için farklı bir kültürel zemine sahip.

Bu istikrarlı iyimserliğin arkasında iki ana yatırımcı profili bulunuyor. İlk grup, Bitcoin’i uzun vadeli bir *değer saklama aracı* ve ekonomik belirsizliklere karşı bir “hedge” olarak gören, inanç temelli yatırımcılar. Bu grup piyasa dalgalanmalarından fazla etkilenmeyip varlıklarını uzun süre tutma eğiliminde. İkinci grup ise daha yeni ve kısa vadeli yatırımcılar. Haberlere daha hassas olan bu kesim, piyasadan ani çıkışlara daha yatkın. Ancak uzun vadeli yatırımcıların Bitcoin arzının *%65’inden fazlasını* elinde tutuyor olması, kısa vadeli yatırımcıların etkisinin sınırlı kaldığını ortaya koyuyor.

Bitcoin’e olan bu uzun vadeli güven, sadece bir inanç meselesi değil. Belirli bir ekonomik felsefeye, sınırlı arz yapısına ve sağlam bir yatırımcı zemine dayanıyor. Nitekim Trump’ın nisan ayındaki gümrük tarifesi açıklaması sırasında, uzun vadeli yatırımcılar 300 binden fazla Bitcoin’i daha portföylerine ekledi. Bu dönemde piyasadaki likidite durumu da stabil seyretti. %1’lik emir defteri derinliği baz alındığında, borsalardaki toplam likidite yaklaşık *500 milyon dolar* seviyesine ulaştı.

Ayrıca küresel likidite göstergeleri tarihi zirveye ulaşmış durumda ve döngüsel zirve işareti olarak kabul edilen “Pi Cycle Top” göstergesi de henüz aşırı ısınma sinyali vermiyor. Bu ve benzeri veriler, kripto para piyasasındaki *yapısal iyimserliğin* temelini oluşturuyor. Piyasalarda korku hâkim olsa da kripto para ekosistemi bir adım sonrasını inşa eden bir sistem gibi işlemekte ve şimdiye kadarki tarihsel veriler bu senaryoyu destekliyor.