Oyun, artık sadece eğlence aracı olmaktan çıkarak yapay zeka(AI) geliştirme sürecinin merkezi bir kaynağı haline geliyor. Dünya genelinde 3,4 milyar kişinin ürettiği oyun oynama verileri, stresli koşullar altındaki bilişsel davranışları yüksek hassasiyetle takip etmeye olanak sağlıyor. Hatalı kaçınmalar, geç toparlanmalar veya kusursuz seçim stratejileri gibi unsurlar oyuncunun zihinsel karar akışını yansıtıyor ve bu da otonom araç sistemlerinden acil müdahale sistemlerine kadar birçok alanda kullanılabilecek değerli veriler sunuyor.
Bu tür kişiselleştirilmiş davranış verilerini temel alan pekiştirmeli öğrenme AI sistemleri, artık lojistik rotalarını optimize etmekten akıllı enerji şebekelerindeki talep tahminlerine kadar çeşitli alanlarda espor şampiyonları gibi hassas kararlar verebiliyor. Yıllık 177 milyar dolarlık (yaklaşık 246,3 trilyon Kore wonu) hacme ulaşan oyun endüstrisi, geleneksel platformların toplayamadığı yüksek hassasiyetli insan davranış verilerini gerçek zamanlı şekilde üretiyor.
Ancak bu gelişmelerin önünde ‘veri gizliliği’ önemli bir engel olarak duruyor. Avrupa Birliği, bu yıl şubat ayından itibaren uygulanmaya başlayan ‘AI Yasası’ ile işyerlerinde duygu tanıma sistemlerini ve algoritmik suç öngörülerini yasakladı. Aynı zamanda bu yasa, verilerin toplanması ve kullanılmasına ilişkin yasal bir çerçeve sunarken, sıfır bilgi ispatı (Zero-Knowledge Proofs) gibi teknolojiler sayesinde şeffaf veri kullanım ortamlarının kurulması yönünde adımlar atıyor.
Bu şeffaflık, oyuncuların güvenini sağlayan temel bir unsur olarak öne çıkıyor. Geliştiricilerin yüzde 30’u üretken yapay zekanın zararlı olabileceğini düşünürken, oyuncular kendi verilerinin nerede ve nasıl kullanıldığını bilmek istiyor. Bu nedenle, oyun içinde belirli verilerin kullanılıp kullanılmadığını gerçek zamanlı gösteren sistemler ve veri paylaşımına izin verilmediğinde bunun olası etkileri (örneğin eşleştirme süresinin uzaması ya da içerik üretiminde düşüş) açık şekilde belirtilmek zorunda kalıyor.
İnternet genelinde içerikler çoğunlukla kopyalanıp yapıştırılırken, oyunlar her saniye yeni ‘davranış temelli veri’ üretiyor. Bugün sigorta şirketleri risk değerlendirmesi yaparken roguelike türü oyunlardan elde edilen verileri kullanıyor, eğitim yazılımları ise savaş oyunlarındaki hayal kırıklığı eğrilerini analiz ediyor. Finans kuruluşları oyun içi ödül sistemlerini yatırım algoritmalarına entegre ederken, blok zincir tabanlı platformlarda gizli saldırı yolları ya da ganimet paylaşımı gibi algoritmalar artık ‘sentetik varlık’ olarak işlem görüyor.
Animoca Brands, AI ve Web3 tabanlı oyunları 2025’in odak yatırım alanı ilan ederek bu trendi daha da canlandırdı. Gerçekten de bazı oyun stüdyoları, token sahiplerine oyun verileri üzerinden kazanç sağlama modeli sunuyor. Ayrıca, oyun haritalarının dengelenmesi veya gizli patron stratejilerinin üretilmesi gibi konular için prosedürel içerik üretim sistemleri devreye giriyor.
Tüm bu gelişmeler, yalnızca yeni özellik eklemekle sınırlı kalmayıp, dünya genelindeki oyun sunucularında her saat üretilen verilerin yüksek katma değerli varlıklara dönüştüğü ‘yeni bir oyun kuralının’ doğuşuna işaret ediyor. Akıllı oyun firmaları artık savaş bileti sistemlerine odaklanmak yerine, sıfır bilgi altyapısı üzerinde inşa edilen veri kasaları kuruyor; akıllı sözleşmelerle verileri mülkleştiriyor ve bu kullanım süreçlerini anlık ödeme sistemleriyle entegre ediyor.
Bu yalnızca bir trend değil, ‘bir paradigma değişimi’ anlamına geliyor. Oyun sunucularından sürekli akan insan davranış verileri halihazırda en değerli AI eğitim kaynağına dönüşmüş durumda ve bu ‘altın madenciliği’ çoktan başladı.
Yorum 0