Kripto para piyasası doğası gereği merkeziyetsizlik ve teknolojik inovasyonu ön planda tutarak büyümesini sürdürse de, nihayetinde ‘para’ olma doğasından uzaklaşamıyor. Piyasa olgunlaştıkça geleneksel finansal sistemlere benzemesi kaçınılmaz bir gerçek hâline gelirken, bu süreçte ‘likidite illüzyonu’ olarak adlandırılan yapısal bir sorun da gün yüzüne çıkıyor.
2024 yılı itibarıyla küresel kripto para piyasasının toplam büyüklüğü yaklaşık 2 trilyon 490 milyar dolar (yaklaşık 3.461 trilyon ₩) seviyesine ulaştı. Tahminlere göre bu rakam 2033 yılına kadar iki katına çıkarak 5 trilyon 730 milyar dolar (yaklaşık 7.965 trilyon ₩) seviyesine yükselecek. Ancak göze çarpan bu hızlı büyümenin ardında piyasadaki *istikrarsızlık* gizleniyor. Tıpkı döviz ya da tahvil piyasalarında olduğu gibi, kripto paralarda da piyasalar sakin seyrederken mevcut gibi görülen yüksek işlem hacimleri, olağandışı bir durumda bir anda ortadan kaybolabiliyor. Bu durum sadece fiyat oynaklığıyla sınırlı kalmıyor; aynı zamanda piyasa yapısına dair daha derin yapısal risklerin habercisi oluyor.
Örneğin döviz piyasasında günlük hacim 7 trilyon 500 milyar dolar (yaklaşık 1.0425 katrilyon ₩) seviyesinde olsa da *likidite sorunları* günümüzde hâlâ önemli bir başlık. Euro/Dolar gibi majör para birimlerinde bile slipaj olaylarının sık yaşanması ve bankalar ya da piyasa yapıcıların satış baskısı altında varlıkları uzun tutma isteklerini yitirmeleri bu duruma örnek. Özellikle 2008 finansal krizinin ardından getirilen sermaye yeterlilik şartları ve geleneksel finansal kurumların fonksiyon değişimi, bu tabloyu doğuran temel nedenlerden biri olarak öne çıkıyor. O dönem Morgan Stanley, piyasa yapıcılık rolünün bankalardan ETF, pasif fonlar ve algoritmik sistemlere kaymaya başladığını belirtmişti. Gerçekten de MSCI World endeksindeki pasif fon payı 2007'de %4 iken 2018'de %12’ye çıkmış; bazı hisselerde %25’lere kadar ulaşmıştı.
Benzer yapılar kripto para piyasasında da tekrar ediyor. 2022’de piyasanın daralma dönemine girdiği süreçte, büyük token’lar dahi büyük borsalarda ciddi slipaj ve spread artışı ile karşı karşıya kaldı. Son olarak Mantra’nın OM token’ı herhangi bir fiyat desteği olmaksızın sert biçimde çakıldı ve bu durum, yatırımcılara kripto varlık likiditesindeki kırılganlığı yeniden hatırlattı. Bu tür gerilemeler, sadece olumsuz haberlerle açıklanamaz; esas problem dengesiz işlem altyapısı ve dağınık emir defteri yapısından kaynaklanıyor.
Mevcut dijital varlık yapısında emir defterleri ve işlem hacimleri merkezi bir altyapı yerine borsalara dağılmış durumda. Özellikle piyasa değeri ilk 20 dışında kalan projelerde bu durum daha belirgin. Token fiyatlarında borsalar arası ciddi farklar görülüyor ve piyasa yapıcılar bu tür varlıklarda çoğu zaman aktif rol almıyor. Bununla birlikte bazı projeler ve yatırımcılar, sahte hacim yaratma ya da spoofing gibi yöntemlerle piyasada *yanıltıcı likidite* yaratıyor. Ancak bu durumda gerçek bir likidite söz konusu değil.
Bu yapısal problemi çözmek için, blokzincir protokol seviyesinde entegrasyon şart. Bazı Layer-1 ağları, zincirler arası köprüleme (cross-chain bridging) ve yönlendirme işlevlerini temel mimarilere dahil etme girişimlerinde bulunuyor. Bu tür adımlar, sistemsel birer seçenek olmanın ötesinde, piyasa likiditesini gerçekten birleştiren stratejik çözümler olarak değerlendiriliyor. Nihayetinde bu yaklaşımlar, kripto para ekosisteminin dayanıklılığını artıran ve kurumsal yapıya yaklaşmasını sağlayan önemli gelişmeler.
Günümüzde bulut tabanlı teknolojiler ve ultra hızlı mesajlaşma sistemlerinin kullanımı sayesinde işlem süresi, geçmişteki yüzlerce milisaniye seviyesinden 10-20 milisaniyeye kadar gerilemiş durumda. Dolayısıyla, işlem altyapısında hız, artık bir engel olmaktan çıkmış durumda. Nitekim, toplam sabitkoin (stablecoin) işlem hacminin %70 ila %90’ının otomatik sistemlerle yapıldığı göz önünde bulundurulduğunda, piyasa otomasyonunun oldukça ileri bir düzeye geldiği görülüyor.
Ancak yalnızca teknik altyapının gelişmesi yeterli değil. Akıllı yönlendirme (smart routing) ve protokoller arası birlikte çalışabilirlik sağlanmadıkça, bu yüksek hızlı sistemlerin üzerine kurulan yapı sadece *çürük bir temel* olarak kalır. Artık piyasa belli ölçüde dengelenmiş durumda ve bundan sonrası için daha yapısal ve kalıcı likidite çözümleri gerekiyor. Bu yönde atılacak adımlar ise, kripto varlıkların gerçek birer düzenlenmiş finansal varlık sınıfı olabilmesi için olmazsa olmaz bir geçiş süreci niteliği taşıyor.
Yorum 0