Shiba Inu(SHIB) yatırımcısı vites yükseltti: Elde tutma süresi %783 arttı

Shiba Inu(SHIB), son altı haftanın en yüksek fiyat seviyesine ulaşarak yatırımcıların dikkatini üzerine çekti. Aynı zamanda ‘elde tutma süresi (time held)’ verisi sadece bir hafta içinde %783 artarak yatırımcı psikolojisine dair önemli bir işaret sundu. Bu veri, bir varlığın satış öncesinde ortalama ne kadar süre elde tutulduğunu gösteriyor. Sürenin artması, yatırımcıların SHIB’i uzun vadeli değer beklentisiyle ‘satmadan’ elinde tuttuğu anlamına geliyor. Bu da piyasanın daha az spekülatif, daha uzun vadeli bir duruş sergilediğini düşündürüyor.

Blokzincir analiz firması IntoTheBlock’un güncel verilerine göre, bu hafta SHIB işlem hacmindeki token’ların elde tutulma süresi çarpıcı şekilde yükseldi. Bu durum, spekülatif işlemler yerine artık ‘orta-uzun vadeli yatırım iradesi’nin öne çıktığını gösteriyor. Genellikle bu tarz yükselişler, kısa vadeli kâr amacı taşıyan al-sat işlemlerden çok, projenin ‘ekosistem genişleme vizyonu’ ve artan ‘kullanım alanı potansiyeline’ duyulan güvenin artmasıyla açıklanıyor.

Shiba Inu, uzun vadeli tutum anlamında da öne çıkıyor. IntoTheBlock verilerine göre SHIB, şu anda ortalama olarak 2,8 yıl boyunca elde tutuluyor. Bu da token’ın piyasaya sürülmesinin üzerinden yaklaşık 5 yıl geçmesine rağmen, sahiplerinin yarısından fazlasının SHIB’i 2 yıl ve daha uzun süredir elinde bulundurduğu anlamına geliyor. Bu ‘uzun vadeli güven’, SHIB’in ilerleyen dönemde daha istikrarlı bir fiyat yapısı ve yükseliş potansiyeli yakalama ihtimaline destek olabilir.

Öte yandan Shiba Inu(SHIB), son 24 saatte %5,68 yükselerek 0,00001387 dolar (yaklaşık 0,019 TL) seviyesine ulaştı. Haftalık bazda ise değerindeki artış %18 oldu. Bu yükseliş ortamında, yatırımcıların odağının kısa vadeli fiyat oynaklıklarından çok, projenin gelecekteki gelişim stratejisi ve ‘kullanılabilirliğinin artışına’ kaydığı görülüyor.

Fiyat yükseldikçe artması beklenen kısa vadeli al-sat işlemleri yerine elde tutma süresinin uzaması, yatırımcıların SHIB’in yalnızca geçici bir fenomen olmadığını, aynı zamanda ‘gerçek dünya uygulamalarına (dApp, metaverse, ödeme sistemleri)’ entegre olabileceğine dair beklentilerini yansıttığı şeklinde değerlendiriliyor.