Back to top
  • 공유 Paylaş
  • 인쇄 Yazdır
  • 글자크기 Yazı tipi Boyutu
URL kopyalandı.

DeFi için yeni dönem: Kodla yazılan regülasyonlar gündemde

DeFi için yeni dönem: Kodla yazılan regülasyonlar gündemde / Tokenpost

Düzenlenmiş metin:

Bit halindeki, sınır ötesi ve programlanabilir yapısıyla tanımlanan DeFi (merkeziyetsiz finans) ekosistemini geleneksel, sabit kurallarla yönetmeye çalışmak temel bir çatışmayı beraberinde getiriyor. Geleneksel düzenlemeler merkezi veri yapısını esas alırken, DeFi bu anlayışın tam tersi bir yapıya dayanıyor.

Gerçekten de son bir yıl içerisinde DeFi protokollerinde kilitlenen kripto varlıkların toplam değeri 60 milyar doları (yaklaşık 83,4 trilyon won) geçti. Ancak birçok ülkede merkeziyetsiz otonom organizasyonların (DAO) nasıl tanımlanıp düzenleneceği hâlâ netleşmiş değil. Bu yasal belirsizlik, teknolojik inovasyonun hızını yavaşlatırken aynı zamanda düzenleyici kurumların güvenilirliğini de zedeliyor.

Birçok yasa koyucu halen merkezi bir aktör varmış gibi lisanslandırma, denetim ve yasal bildirimleri uygulamaya çalışıyor. Oysa DAO’lar yapısal olarak merkeziyetsiz kurgulara sahip ve akıllı kontratlar da otomatik bir sistemle çalışıyor. Zincir üstü varlıkların izinsiz şekilde serbestçe hareket edebilmesi nedeniyle geleneksel düzenleme yöntemleri burada yetersiz kalıyor.

ABD düzenleyici kurumları şu anda mevcut menkul kıymet yasalarına dayanarak DeFi protokollerine odaklanıyor. Ancak mahkemeler, kendi kendine çalışan akıllı sözleşmelere yasal sorumluluk yüklenip yüklenemeyeceği konusunda karar vermekte zorlanıyor. Bu da mevcut düzenleme sisteminin dinamik şekilde gelişen sistemleri yakalayamamasına yol açıyor.

Bu duruma karşı birçok ülke yeni düzenleme yaklaşımları test etmeye başladı. Örneğin Avrupa Birliği, merkeziyetsiz stablecoin örneklerine yönelik olarak MiCA adlı mevzuatı devreye soktu ve Tether(USDT) gibi varlıkların kullanımını sınırlandırarak ortak bir zemin oluşturmaya başladı. ABD’de Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu (SEC) ile Emtia Vadeli İşlemler Komisyonu (CFTC), hem DAO’lara hem de DeFi aktörlerine yasal yaptırımlar uyguladı. Wyoming Eyaleti ise DAO’lara resmî şirket statüsü tanıyan yasayı kabul etti.

Ancak bu tür adımlar genellikle sınırlı kapsamda kalıyor ve çoğu zaman olay sonrası uygulamaya geçildiği için etkili sonuçlar getirmekte zorlanıyor. Geliştiriciler üzerindeki baskı nedeniyle proje üretimi durma noktasına geliyor, yatırımlar beklemeye geçiyor ve düzenleyici kurumlar sadece geriden gelerek durumu takip etmekle yetiniyor.

Bu kısır döngüyü kırmak için önerilen çözüm ‘kodlanmış politika’ anlayışı. Bu, düzenleme mantığının DeFi protokol yapısına doğrudan yazılım olarak gömülmesini ifade ediyor. Böylece teknolojinin yapılandırılabilirliğini ve programlanabilir özelliğini temel alan yepyeni bir hukuk ve politika altyapısı oluşabilir.

Örneğin günümüzün modüler finansal ürünleri gibi kredi protokolleri de sahip olduğu bölgesel yasal gereksinimleri karşılayacak şekilde uyumluluk modülleriyle çalışabilmeli. DAO’ların fonları vergi oluştuğu anda otomatik olarak raporlanabilmeli; stablecoin protokolleri ise yaptırım listelerine sıfır bilgi ispatı (zk-proof) ya da zincir üstü doğrulamayla uymalı.

Bazı projeler şu anda gizliliği koruyan zincir üstü denetim çözümleri geliştiriyor. Diğerleri izne dayalı mimarilere yöneliyor ve merkezi borsalar bile DeFi’ye uyumlu çözümler araştırmaya başlamış durumda.

Piyasa açısından bakıldığında, ‘koda gömülü regülasyon’ modeli DeFi’nin risklerini azaltarak yeni kullanıcı ve yatırımcıların güvenli şekilde sisteme dâhil olmasını teşvik edebilir. Hukuki netlik sayesinde hem denetim boşluğu kapanır hem de tüketici koruması güçlenir. Geliştirici tarafındaysa, düzenlemelere ilişkin kurallar kullanıcı arayüzü bileşeni gibi davranabilir ve kod yapısı buna uygun şekilde esnek hale gelir. Böylece anlık hukuki değişikliklere de hızlıca cevap verilebilir.

Bu durumda bir DAO token’ının menkul kıymet olup olmadığını tahmin etmek ya da bir protokolün raporlama zorunluluğu taşıyıp taşımadığını anlamak için ekstra çaba harcamaya da gerek kalmaz. Bu, hukuki yorumlara olan bağımlılığı ciddi ölçüde azaltan bir sistem oluşturur.

Ancak kodlanmış politikaların da sınırları var. Temel sorunlardan biri güvenlik. Her kod gibi bu politikalar da saldırıya uğrayabilir, uyumluluk modülleri zamanla geçersiz hâle gelebilir ya da yanlış çalışabilir. Bu nedenle demokratik yönetişim ve sık güncellenebilir sistem mekanizmaları şart. Düzenlemelerin koda gömülmesi kamusal denetim yükümlülüğünü ortadan kaldırmamalı. Aksi hâlde bu durum toplumsal güveni zedeleyebilir ve Web3’ün yaygınlaşmasını engelleyebilir.

Şu anda bir yol ayrımındayız: ya DeFi ile hukuk arasındaki ilişkiyi yeniden tanımlayarak geleceğe yön vereceğiz ya da düzenlemelerle izinsiz inovasyon arasındaki uçurumu daha da büyüteceğiz.

İlk yol, kapsayıcı, verimli ve şeffaf bir finansal ekosisteme kapı açar. Diğeriyse hukuki belirsizlik, gri alanlar ve sermaye kaçışıyla sonuçlanır.

Geleceğin politikaları, farklı yapı, mantık ve ekosistemlere uygun modüler bir formda evrilmeli. Bu dönüşümün anahtarı ise yazılımın yine yazılımla yönetildiği bir yaklaşımda yatıyor.

<Telif hakkı ⓒ TokenPost, yetkisiz çoğaltma ve yeniden dağıtım yasaktır >

Popüler

Diğer ilgili makaleler

Baş makale

ABD'li iki polis, kripto dolandırıcısına yasa dışı koruma sağladıklarını itiraf etti

Kurumsal yatırımcılardan Ethereum(ETH) atağı: 1,6 milyar dolarlık alım

Yorum 0

Yorum ipuçları

Harika bir makale. Takip talep etme. Mükemmel bir analiz.

0/1000

Yorum ipuçları

Harika bir makale. Takip talep etme. Mükemmel bir analiz.
1