Amerika’nın kripto para politikası yalnızca beş yıl gibi kısa bir sürede tam anlamıyla tersyüz oldu. Bu dönüşümün merkezinde *siyaset* yer alıyor. Bir zamanlar hem Wall Street hem de Washington tarafından ciddiye alınmayan kripto paralar, artık hükümetten kongreye, hatta başkanlık kampanyalarına kadar birçok alanda *öncelikli gündem maddesi* haline gelmiş durumda. Başkan Trump, *kendi meme coin'ini* piyasaya sürmesinin yanı sıra, sosyal medya platformlarıyla entegre çalışacak bir yardımcı token planını duyurarak *kripto yanlısı* bir duruş sergilemeye başladı. Aynı dönemde ABD Kongresi de iki partinin uzlaşısıyla ilk resmi *stabil kripto para yasasını* onayladı.
Geçmişte ABD, *Kara Para Aklamayı Önleme Kuruluşu (FATF)*’nun ‘seyahat kuralı’nı öne sürerek kripto şirketlerine baskı kurmuştu. Bu yaklaşımın, doların küresel hakimiyetini korumaya yönelik bir strateji olduğu düşünülüyordu. Ancak *stabil kripto paraların* aslında doların gücünü artırabileceğine dair görüşler ağır basmaya başlayınca, politika yön değiştirdi. Özellikle 2023’ün Ağustos ayında ABD federal temyiz mahkemesi hakimi Neomi Rao’nun *SEC’in Grayscale ETF başvurusunu reddetmesini keyfi bulması*, piyasada büyük yankı uyandırdı. Bu gelişme, *2024’te BlackRock’un Bitcoin spot ETF’inin onaylanması*yla sonuçlandı ve geleneksel finansın kriptoya girişini hızlandırdı.
Bugün ABD'de *kripto para sahibi bireylerin oranı %21*’i geçmiş durumda. Bu kapsamlı yayılım, yalnızca küçük yatırımcıları değil, büyük finans kurumlarını ve teknoloji devlerini de kapsıyor. Trump’ın geri dönmesiyle birlikte bu toplumsal eğilim siyasal bir gerçekliğe dönüşerek, ‘USS MAGA’ adı altında *kripto dostu bir yönetimin* Washington’a taşınmasını sağladı.
Ancak bu siyasi yön değişimi *ciddi riskler* barındırıyor. Kripto karşıtı çizgide bilinen *Senatör Elizabeth Warren* gibi isimlerin yeniden güç kazanması durumunda, sektör *ağır vergiler, sıkı düzenlemeler ve yasal baskılarla* karşı karşıya kalabilir. Warren, Trump’ın stabil kripto politikası, Elon Musk’ın platformları ve Katar’dan gelen özel uçak desteği gibi konuları tek bir *yozlaşmış ağın parçası* olarak eleştirerek, *geniş çaplı bir müdahalenin sinyalini* verdi.
Bu tabloya karşılık, kripto yanlısı cephe oldukça iddialı planlar öne sürüyor. Bunlar arasında *Bitcoin’in rezerv varlık yapılması, her yeni doğan çocuk için kripto hesap açılması* ve kamu varlıkları teminat gösterilerek *hazine tahvillerinin yeniden yapılandırılması* gibi politikalar yer alıyor. Bu stratejiler, *Bitcoin’in milyonlarca dolara ulaşabileceği* yönündeki aşırı iyimser yaklaşımlarla destekleniyor ve Trump’ın ‘büyüme yoluyla borçtan çıkış’ vizyonuna paralel ilerliyor.
ABD dışındaki ülkelerde de düzenleyici dengeler değişiyor. Birleşik Krallık, *300 sterlin (yaklaşık 54 bin TL)* üzerindeki işlemler için zorunlu raporlama sistemini gündeme alırken, Avrupa Birliği ise *MiCA düzenlemesi* ile borsaları yasal statüye kavuşturmak için yüksek regülasyon eşiği oluşturdu. Japonya ve Güney Kore gibi ülkeler ise daha ihtiyatlı davranıyor; biri *merkez bankası dijital para (CBDC)* geliştirmeye, diğeri ise *tüketici koruma yasalarını* artırmaya odaklanıyor. Özellikle Kore’de *stabil kripto paraların yasallaştırılması* konusunda Ulusal Meclis ve Merkez Bankası arasında net bir görüş ayrılığı yaşanıyor. *360 bin dolar (yaklaşık 5 milyar TL)* seviyesine düşürülmesi önerilen sermaye gerekliliği, merkez bankasının itirazına takılmış durumda.
Rusya ve Çin gibi ‘sistem dışı’ ülkeler ise kriptoya karşı *ikili bir politika* izliyor. Bu ülkeler blokzincir teknolojisinin küresel finansal düzeni sarsabileceği potansiyele ilgi duyuyorlar. Ancak aynı zamanda, *milli para üzerindeki kontrollerin zayıflamasından* endişe duyuyorlar. Çin, Bitcoin’i yasakladıktan sonra *1,8 milyon kullanıcıya ulaşan dijital yuan* uygulamasını genişletmeye odaklandı. Rusya ise madenciliği serbest bırakarak, *ABD yaptırımlarını aşmak* için kriptoyu kullanıyor ve enerji destekli varlıklarla *milyarlarca dolarlık BTC geliri* elde ediyor.
Tersine, El Salvador gibi *egemenlik odaklı yenilikçi ülkeler* kriptoyu kalkınma aracı olarak benimseyerek dikkat çekiyor. Devlet Başkanı Nayib Bukele, *Bitcoin’i resmi para* ilan etti, *volkanlardan elde edilen enerjiyle madencilik* çalışmalarını başlattı ve *6.000 BTC’nin üzerinde bir rezerve* ulaştı. 2025 yılında Tether ile işbirliği yaparak dijital finans altyapısını kurmayı hedefleyen ülke, kriptoyu sadece bir *sembol politikası değil, ekonomik sistemin temel taşı* haline getirdi. Benzer şekilde Butan, *1,5 milyar dolar (yaklaşık 20.85 trilyon ₩)* değerinde Bitcoin biriktirirken, Pakistan ve Arjantin de devlet destekli kripto stratejilerine yöneliyor.
Geleneksel ulus devletler kriptoya karşı *baskıcı regülasyonlarla karşılık verirken*, daha esnek ülkeler *deney ve ilerlemeyi* seçiyor. Önümüzdeki beş yılda, ülkelerin kriptoyu *stratejik bir varlık* olarak ne derece etkili kullanabildiği ve *çok kutuplu küresel düzene* ne kadar hızlı adapte olabildiği, bu yeni dijital ekonomi savaşında belirleyici unsur olacak.
Yorum 0