Ethereum(ETH) sahiplik yapısı önceki dönemlere kıyasla belirgin şekilde değişmiş durumda. Daha önce bireysel balina yatırımcılar tarafından tutulan ETH miktarı azalırken, artık *staking sözleşmeleri*, *merkezi borsalar* ve *kurumsal yatırımcılar* Ethereum’un büyük kısmını elinde bulunduruyor. 2025 yılı Ağustos ayı itibarıyla ilk 10 Ethereum adresi yaklaşık 83,9 milyon ETH tutuyor. Bu miktar, toplam dolaşımdaki ETH’nin *yaklaşık %70’ine* denk geliyor.
Dikkat çeken bir diğer nokta ise bu büyük ETH sahiplerinin çoğunun tekil kişiler değil, *protokol tabanlı akıllı sözleşmeler*, borsalar, ETF’ler ve *şirketlerin bilançosuna kayıtlı varlıklar* gibi altyapı adresleri olması. En çarpıcı örneklerden biri, Ethereum’un hisse ispatı (Proof of Stake) sisteminin temelini oluşturan *Beacon Deposit Contract* isimli staking sözleşmesi. Bu sözleşmede yaklaşık 65,88 milyon ETH kilitli durumda ve bu rakam toplam arzın *yaklaşık %54,6’sına* karşılık geliyor.
Dolaşımdaki toplam Ethereum miktarı şu anda yaklaşık 120,71 milyon olarak hesaplanıyor. Geçtiğimiz mayıs ayında gerçekleştirilen *Pectra yükseltmesi* sonrasında ETH’nin yeni ihraç oranı neredeyse sıfır seviyesinde sabitlendi. Bu arz yapısındaki değişim, uzun vadede ETH’nin *kıtlığını* artıracağı gibi, varlığı elinde tutan yapıların fonksiyonuna göre piyasa stratejilerinin de şekilleneceğini gösteriyor.
İlk 200 adres incelendiğinde, bu hesapların toplamda 62,76 milyon ETH'den fazlasını tuttuğu görülüyor; bu da dolaşımdaki arzın *%52'sinden fazlası* demek. Çoğu aktif altyapı adresi konumunda olan bu hesaplar arasında borsalara ait sıcak cüzdanlar, staking sözleşmeleri, saklama cüzdanları ve token köprüleri bulunuyor. Bu durum Ethereum’un yalnızca bir yatırım aracı olmaktan çıkıp; merkeziyetsiz finans (DeFi), staking ve kurumsal kullanım gibi alanlarda da işlev gördüğünün güçlü bir göstergesi.
Kurumsal yatırımcıların ETH varlıklarındaki artış da dikkat çekiyor. BlackRock ve Fidelity gibi küresel varlık yöneticileri, ETH temelli ETF ürünleri aracılığıyla milyonlarca ETH’ye sahip. Bazı halka açık şirketler de Ethereum’u *hazinede tutulan varlık* olarak benimsemeye başladı. Bu gelişmelerle birlikte, ETH sahiplik yapısı eski madenci merkezli yapıdan uzaklaşarak, daha çok ‘altyapı ve platform tabanlı’ kurumsal aktörlere doğru kayıyor.
Zincir üzerindeki güncel veriler, Vitalik Buterin gibi erken dönem geliştiriciler dışında, büyük ETH sahiplerinin çoğunlukla altyapı niteliğindeki adresler olduğunu ortaya koyuyor. Bu durum her ne kadar *merkezileşme endişesi* yaratsa da, ETH’nin büyük kısmının ağ güvenliği ve işlevselliği için kullanılan adreslerde bulunması olumlu bir unsur *olarak yorumlanabilir*.
Ethereum artık ilk dönemlerdeki kişisel sahipliğe dayalı merkeziyetsiz varlık imajından uzaklaşarak, büyük çaplı ağları ve kurumsal ekosistemleri destekleyen bir *kurum merkezli dijital para* haline dönüşüyor. Bu dönüşüm, Ethereum’un sadece bir yatırım ürünü değil; yeni nesil dijital altyapının temel birleşeni haline geldiğini gösteriyor.
Yorum 0