Blockchain’in ‘interoperability’ yani ‘birlikte çalışabilirlik’ özelliği, kurumsal yatırımcılar için büyük önem taşıyan bir faktör haline geliyor. Son yıllarda geleneksel finans kurumları blockchain teknolojisini hızla benimsemeye başladı. Goldman Sachs ve BlackRock gibi büyük finans şirketleri, büyük ölçekli varlık işlemlerinde blockchain teknolojisini kullanırken Mastercard ve Visa da kripto para tabanlı ödeme çözümlerine yöneliyor. Ancak, farklı blockchain ağlarının birbirleriyle kusursuz bir şekilde iletişim kuramaması, kurumsal yatırımlar için önemli bir ‘engel’ olmaya devam ediyor.
Blockchain, merkeziyetsiz bir yapı sunduğundan, diğer blockchain ağlarıyla doğrudan etkileşime giremez. Bu durum, şirketleri ya tek bir blockchain’e bağımlı kalmaya ya da birlikte çalışabilirlik çözümleri kullanarak farklı ağlardan yararlanmaya zorluyor. Küresel iş ortamı giderek karmaşık hale geldikçe, birçok blockchain’i bağlayabilen teknolojilere olan ‘ihtiyaç’ da artıyor.
Günümüzde, güvenilir blockchain birlikte çalışabilirlik protokolleri geliştirilmeye başlandı ve bunlar, ‘çok taraflı hesaplama’ (multiparty computation) ve ‘sıfır bilgi ispatı’ (zero-knowledge proof) gibi kriptografik teknolojiler kullanarak veri iletişimini ‘güvenli’ hale getiriyor. Bu sayede, kurumsal yatırımcılar farklı blockchain ağlarında akıllı sözleşmeler çalıştırabiliyor, likidite sağlayabiliyor ve güvenlik ile mevzuat uyumluluğu gerekliliklerini karşılayabiliyor. Örneğin, bir banka müşterisinin blockchainler arası işlemlerini onayladığında, birlikte çalışabilirlik protokolleri bu işlemi doğrulayarak ilgili ‘düzenleyici’ çerçeveye uygun bir şekilde gerçekleştirebiliyor.
Blockchain birlikte çalışabilirliği, yalnızca finans sektöründe değil, sağlık ve tedarik zinciri gibi ‘veri paylaşımı’ gerektiren diğer sektörlerde de kritik bir rol oynuyor. Örneğin, 2021 ve 2024 yılları arasında UnitedHealth Group’a bağlı Change Healthcare gibi birçok küresel sağlık kuruluşu, siber saldırılara maruz kaldı. Bu tür saldırılara karşı, farklı blockchain ağlarını bağlayan teknolojilerin, ‘veri güvenliği’ ve ‘operasyonel verimliliği’ artırmada hayati bir rol oynayacağı ‘düşünülüyor’.
Öte yandan, hala aşılması gereken zorluklar var. Düzenleyici kurumlar, net bir politika belirlemekte ‘zorlanırken’, farklı blockchain projeleri arasında standartlaşmamış çözümler ‘çoğalmaya’ devam ediyor. Küresel Finansal İnovasyon Ağı (GFIN) gibi kuruluşlar ilgili politikaları geliştirmek için çalışmalar yürütse de, kurumsal yatırımcıların blockchain teknolojisini benimsemesi için daha ‘şeffaf’ ve ‘tutarlı’ bir düzenleyici çerçeve gerekiyor.
Uzmanlara göre, blockchain’in ‘birlikte çalışabilirliğinin’ geniş çapta benimsenmesi için düzenleyiciler, şirketler ve geliştiricilerin iş birliği içinde hareket etmesi ‘gerekiyor’. Şirketlerin, veri ve varlık transferini ‘daha güvenli ve sorunsuz’ hale getirecek altyapılar oluşturması önemli bir adım olarak görülüyor. Blockchain teknolojisinin, kurumsal yatırım ekosisteminin temel altyapılarından biri haline gelmesi için, sektör oyuncularının daha ‘kararlı’ ve ‘proaktif’ politikalar benimsemeleri ‘gerektiği’ vurgulanıyor.
Yorum 0