Bitcoin(BTC) ilk kez ortaya çıktığında, bu bir ‘merkezsizleşme’ idealini hedefleyen deneysel bir projeydi. Ancak son birkaç yılda yaşanan hızlı kurumsallaşma süreci, bu projenin giderek mevcut finansal sisteme *alıştırıldığı* yönündeki eleştirileri beraberinde getiriyor. Blokzincirin kaçınmaya çalıştığı yapıya geri dönüş yaşandığı yorumları yapılıyor.
Özellikle Wall Street ve ABD’li düzenleyici kurumlar, Bitcoin başta olmak üzere merkezsiz varlıkları kendi çerçevelerine oturtmaya çalışıyor. Spot borsa yatırım fonları (ETF) gibi geleneksel finansal ürünler aracılığıyla, kripto paralar artık birer ‘siberpunk para’ değil, *komisyon geliri aracı* olarak konumlandırılıyor. Uzun süre spekülatif bir yatırım aracı olarak görülen dijital varlıkların, artık önemli bir varlık sınıfı olarak benimsendiği dikkat çekiyor.
Şu anda ABD’de işlem gören Bitcoin ETF’leri piyasada hızla yer edindi. Bloomberg’in 24’ündeki haberine göre, söz konusu ETF’ler bugüne kadar yatırımcılardan yaklaşık 9 milyar dolar (yaklaşık 12 trilyon 510 milyar won) fon topladı. Bu durum, geleneksel altın yatırımlarından çıkan sermayenin kripto ürünlerine yöneldiğine işaret ediyor. Ancak bu büyüme, bir ‘yönetim başarısı’ olmaktan ziyade, *kripto paraların kendi felsefesinin sistem tarafından ele geçirildiği* şeklinde değerlendiriliyor.
Bu gidişat yalnızca bir evrim ya da genişleme değil, tam anlamıyla bir *yeniden evcilleştirme* örneği. Başlangıçta merkezsizleşmiş bir güvene dayalı (P2P) ağ olarak kurgulanan sistemin, artık kârlılık ve kolaylık öncelikli yapılar içerisinde erimeye başladığı düşünülüyor. Bu evrimin kimin yararına olduğu ise sorgulanması gereken bir konu.
Zamanında Bitcoin’i küçümseyen geleneksel finans kesimi, artık bu ürünü kendisi paketleyip borsalara sunuyor. Bu ironik dönüşüm, kripto varlıkların yeniden *geleneksel finans dünyasının kontrolüne girdiği* yönündeki endişeleri artırıyor.
Yorum 0