2025 yılında finans piyasalarında sistemsel kırılmaların sinyalleri netleşmeye başladı. CoinEasy tarafından yayımlanan son rapora göre, onlarca yıl boyunca yatırım dünyasının temel prensibi olarak kabul edilen 60/40 portföy stratejisi artık geçerliliğini yitiriyor. Düşük faiz, artan enflasyon ve hızla büyüyen küresel borç sorunları nedeniyle, Bitcoin(BTC) yeni bir *varlık paradigması* olarak yükseliyor.
Klasik portföy yapısı olan yüzde 60 hisse senedi, yüzde 40 tahvil oranı, uzun vadeli kazanç ve risk dağılımı açısından ideal kombinasyon olarak görülüyordu. Ancak 2020'li yılların ortalarını geçerken bu stratejiyi taşıyan yapı ciddi şekilde sallanıyor. 10 yıllık ABD hazine tahvilleri bile artık negatif reel getiri sunarken, piyasayı dengeleme işlevini kaybetmiş durumda ve hisse senetleriyle yüksek korelasyon gösteriyor. CoinEasy araştırması, bu gidişatın yatırım dünyasında ‘güvenli liman’ kavramının temelden sorgulanması gerektiğini ortaya koyuyor.
Bu karmaşanın merkezinde ise ulusal ölçekte hızla genişleyen *borç sorunu* yatıyor. 2025 yılının ilk çeyreği itibarıyla küresel borç 324 trilyon dolara ulaşmış durumda. ABD’de sadece faiz gideri yıllık 1 trilyon doları aşarak savunma ve Medicare harcamalarını geride bıraktı. Düşük faiz politikası artık büyümeyi desteklemenin değil, kamu borçlarını sürdürülebilir kılmanın bir zorunluluğuna dönüştü. Bu da merkez bankalarının bağımsızlığını zayıflatıyor ve kontrollü bir enflasyon ortamının yaratılmasına hizmet ediyor. IMF dahi bu durumu ‘gizli servet vergisi’ olarak tanımlıyor.
Buna paralel olarak, itibari para birimlerinin alım gücü de sürekli düşüyor. Dolar dahil büyük para birimlerinin sınırsız basımı artık sadece ekonomik dalgalanmalara müdahale aracı değil, aynı zamanda tüm sistemin ayakta kalabilmesi için bir gereklilik haline geldi. Negatif reel faizler de bu politikanın doğal uzantısı durumunda. Bu ortamda kurumlar daha yüksek getiri arayışı içerisinde *alternatif varlıklara* yöneliyor.
Bu dönüşüm sürecinde öne çıkan yeniliklerden biri ise Bitcoin spot ETF’leri oldu. Bu ETF’ler, geleneksel kurumların karşı karşıya kaldığı yasal ve operasyonel engelleri azaltarak, piyasaya yasal ve etkin şekilde giriş yapmalarını sağladı. Özellikle BlackRock’ın IBIT ürünü, piyasaya sürüldüğü andan itibaren en hızlı büyüyen ETF unvanını alarak, kurumsal talepteki yapısal değişimi kanıtladı. CoinEasy bu gelişmeleri finansal piyasalarda büyük bir *dönüm noktası* olarak değerlendiriyor.
Bitcoin yalnızca ‘dijital altın’ değildir. 21 milyonla sınırlı arzı, merkeziyetsiz ağ yapısı ve 7/24 işlem imkanıyla, salt bir değer saklama aracının ötesine geçip dijital para altyapısının temel taşı konumuna gelmiştir. Bu özellikler teknik detaylardan ibaret değil; aynı zamanda Bitcoin’in neden yatırım portföylerinde *asimetrik değer* sunduğunu da açıklıyor.
Bitcoin’i 60/40 portföyüne sınırlı oranda (örneğin yüzde 1-5) eklemek bile keskin bir fark yaratabilir. Sharpe oranında iyileşme, düşük korelasyon sayesinde riskin yayılması ve belirsizlik dönemlerinde yukarı yönlü sürpriz olasılıkları, Bitcoin’in portföylerde hem verimli hem de güvenli bir pozisyon sağlamasını mümkün kılıyor.
Bugün artık Bitcoin kurumsal yatırımcılar için sadece kısa vadeli spekülatif bir araç olmaktan çıktı. O, enflasyona karşı bir korunma aracı, jeopolitik risklerden sakınma imkanı ve geleceğin finansal sistemine erkenden uyum sağlama stratejisinin önemli bir parçası haline geldi. CoinEasy’nin de vurguladığı gibi, Bitcoin sistemsel bir soruna sunulan *kaçınılmaz bir çözümdür*.
Yıkılmakta olan geleneksel finans altyapısının karşısında Bitcoin artık sadece bir alternatif değil, yeni çağın yapısal cevabı olarak yerini alıyor. Bugünün yatırımcısı için soru artık ‘Bitcoin almalı mıyım?’ değil, ‘*Ne zaman, ne kadar ve hangi yolla hazırlık yapmalıyım?*’ olmalı. Zira çağ değişiyor ve o değişimin merkezinde Bitcoin bulunuyor.
Yorum 0