Global dijital varlık araştırma platformu Exilist geçtiğimiz günlerde yayımladığı kapsamlı bir raporda, Kore wonu bazlı bir stabil kriptoparaya olan ihtiyacı ve bu pazarın nasıl şekillenebileceğine dair detaylı analiz sundu. Raporda, sadece teknolojik yönlerden değil; para politikası, finansal denge ve dijital altyapının yeniden yapılandırılması çerçevesinde won bazlı stabilcoin’lerin stratejik önemi vurgulanıyor.
Stabil kriptoparalar dijital varlık ekosisteminde kritik bir yapı taşı haline gelirken, özellikle *Tether(USDT)* ve *USD Coin(USDC)* gibi dolar bazlı örnekler yüz milyarlarca dolara ulaşan piyasa değeriyle sistemde merkezi bir rol oynuyor. Güney Koreli yatırımcılar da bu stabilcoin’leri *won cinsinden varlıklarla dolaylı bağlantı kurmak* için yoğun şekilde kullanıyor. Ancak yerel uyumluluğa sahip bir ‘won bazlı’ stabilcoin ekosistemi kurumsal ve teknolojik manada hala emekleme aşamasında.
Bu kapsamda Exilist raporu, neden şu anda won stabilcoin'ine ihtiyaç duyulduğuna dair politikadan teknolojiye, endüstriden yatırım cephesine kadar farklı boyutlarda analiz ortaya koyuyor. Politika tarafında, Güney Kore Merkez Bankası, Finansal Hizmetler Komisyonu (FSC) ve Ulusal Meclis kendi önceliklerine göre bu alana dair düzenlemeler tasarlıyor.
Merkez Bankası, won bazlı stabilcoin’leri *resmi ödeme ve para sisteminin parçası* olarak gördüğü için sıkı denetime tabi tutulmasını ve bu varlıkların sadece bankalar gibi yetkili kurumlar tarafından ihraç edilmesini istiyor. Özellikle büyük teknoloji şirketleri ya da kripto para borsalarının öncülük edeceği özel ihraç modelleri konusunda ‘dijital bank run’ riski ve sermaye çıkışı tehlikelerine dikkat çekiliyor. Bu nedenle ihraç sürecine mutlaka bankalardan oluşan bir konsorsiyumun katılması gerektiği vurgulanıyor.
Öte yandan Finansal Hizmetler Komisyonu ve Finansal Denetleme Servisi, daha yenilik odaklı ve esnek bir yaklaşımı benimsiyor. Bu kurumlar, belirli şartların sağlanması halinde fintech ve bigtech şirketlerinin piyasaya girişine yeşil ışık yakarken, *rezerv varlık zorunluluğu, geri ödeme yükümlülüğü ve güvenli varlık teminatı* gibi kriterleri ön şart olarak sunuyor. Bunun yanında rekabetin teşvik edilmesi adına da düzenleyici eşikleri mümkün olduğunca düşük tutmaya çalışıyor.
Yasama tarafında ise Ulusal Meclis bu farklı bakış açılarını dengeleyen adımlar atıyor. Özellikle Demokrat Parti tarafından önerilen ‘Değer İstikrarlı Sanal Varlıkların İhracı ve Kullanıcı Koruması Yasası’ (geçici adıyla Stabilcoin Yasası), sadece bankaların değil; yeterlilik şartlarını karşılayan fintech’lerin de coin ihraç edebilmesini mümkün kılıyor. Ancak kripto para borsalarının *ihracat ve ticaret* işlevlerini bir arada yürütmeleri yasa dahilinde kısıtlanıyor. Ayrıca kamuya açık blokzincir altyapısının kullanımı zorunlu tutularak küresel birlikte çalışabilirlik hedefleniyor.
Bu yasa kapsamında Merkez Bankası rezerv varlıkların yönetimi ve para politikası üzerindeki etkiler açısından denetim yetkisi elde ederken, Finansal Hizmetler Komisyonu ise ruhsatlandırma ve kayıt süreçlerini yöneten ana kurum rolünü üstleniyor. Exilist, bu çerçeveyi ‘FSC liderliğinde fakat Merkez Bankası denetiminde’ bir yapı olarak tanımlıyor ve bunun hem kamu hem de özel sektör arasında *dengeli, ilk kez uygulanacak bir çözüm* olduğunun altını çiziyor.
Pazara giriş açısından bakıldığında, ilgili yasanın yürürlüğe girmesiyle birlikte tüm stabilcoin ekosisteminin dönüşeceği öngörülüyor. Özellikle, Naver Financial ile kripto para borsası Upbit’in ana şirketi Dunamu’nun birleşmeye yönelik attığı adım, bu dönüşümün ilk işareti olarak görülüyor. Bu iki devin birleşmesiyle, won bazlı stabilcoin etrafında ödeme, yatırım ve global on-chain hizmetleri kapsayan tekil bir dijital ekonomi modeli oluşturulmaya başlanmış durumda. Bu gelişme, ABD’deki *PayPal-Coinbase* iş birliğine benzetilerek piyasadaki yeni dijital para mimarisinin habercisi olduğu yorumları yapılıyor.
Gelecekte bankaların oluşturduğu konsorsiyumlar, dijital bankacılık oyuncuları, önde gelen fintech’ler, ödeme sağlayıcı kuruluşlar ve teknoloji devleri ile kripto borsalarının oluşturacağı ittifaklar arasında ciddi bir rekabet yaşanması bekleniyor. Giderek sıkılaşan düzenleme çerçevesi, hem piyasa güvenliğini artıracak hem de *yüksek sermaye gücüne sahip firmalar* için avantaj sağlayarak piyasaya giriş koşullarını zorlaştırabilecek.
Sonuç olarak, won bazlı stabilcoin pazarı sadece bir teknolojik yenilik değil; Merkez Bankası’nın para politikası hakimiyeti, düzenleyici kurumların piyasa yönlendirme rolleri, yasama erkinden gelen sorumluluk ve özel sektörün inovasyon kapasitesinin birlikte yeniden düzenlendiği bir alan halini alıyor. Exilist, bu sürecin 'Kore tipi dijital para ekosistemi için hazırlanan ilk taslak' olduğunu ifade ediyor.
Yorum 0