Bitcoin’in ‘dijital altın’ olarak bilinen konumunu koruyup koruyamayacağına dair soru işaretleri giderek artıyor. Son dönemde küresel finans piyasalarında artan belirsizlik ortamında yatırımcılar, altın ve ABD Hazine tahvilleri gibi *geleneksel güvenli limanlara* yönelirken, Bitcoin(BTC) bu eğilimden bir ölçüde *dışlanmış* görünüyor.
Başkan Trump, 2 Nisan’da (yerel saatle) ‘Özgürlük Günü’ ilan ederek, 25’ten fazla ülke menşeli ithal ürünlere %20’yi aşan gümrük vergilerinin uygulanacağını duyurdu. Wall Street Journal’a göre bu sadece bir başlangıç. Beyaz Saray, ek ve daha *kapsamlı tarife artışlarını* da değerlendiriyor. Politikadaki bu belirsizlikler, piyasalarda genel bir *türbülans* yaratmış durumda.
Geçtiğimiz bir hafta içinde ABD’nin önde gelen hisse senedi endeksleri düşüş yaşadı. S&P 500 yüzde 3,5, Nasdaq 100 endeksi ise yüzde 5 geriledi. Öte yandan altın ons başına 3.150 dolar seviyesine çıkarak *tüm zamanların en yüksek* değerine ulaştı ve yüzde 4 oranında yükseldi. ABD 10 yıllık Hazine tahvili faizi de yüzde 4,2’ye gerileyerek yatırımcıların *riskten kaçma eğilimini* daha da belirginleştirdi.
Buna karşılık, Bitcoin yüzde 6’ya varan düşüş yaşadı. Her ne kadar önceki dönemlerdeki büyük dalgalanmalara kıyasla bu düşüş sınırlı olsa da, yine de BTC’nin *güvenli liman* olma işlevi konusunda soru işaretleri doğurdu. Yorum: Bitcoin’in kriz zamanlarında nasıl performans gösterdiği hâlâ tartışma konusu.
Bu durum özellikle altının yıl başından bu yana yüzde 17’lik prim yapması ve altın odaklı borsa yatırım fonlarına (ETF) 12 milyar doların üzerinde sermaye girişi yaşanmasıyla daha belirginleşti. Aynı dönemde Bitcoin spot ETF’lerinden yalnızca 28 Mart’ta gerçekleşen 93 milyon dolarlık net çıkış, BTC’ye yönelik *yatırımcı güveninde zayıflama* olduğu izlenimini güçlendirdi.
BlackRock’un Bitcoin spot ETF’si IBIT, Nasdaq 100 endeksiyle olan 30 günlük korelasyon oranını yüzde 70’e kadar yükseltti. Bu durum Bitcoin’in giderek *teknoloji hisseleriyle benzer davranış sergilediğini* ortaya koyuyor. Yorum: Kripto piyasasının, makro volatiliteye daha duyarlı hale gelmesi BTC'yi kısa vadeli risklere açık bırakıyor.
Kurumsal ve stratejik yatırım tarafında ise farklı bir tablo söz konusu. BlackRock, portföyünde Bitcoin’i yüzde 1-2 oranında tutarken, IBIT yatırımcılarının %80,8’inin hâlâ bireysel ve kurumsal yatırımcılardan oluştuğu belirtiliyor. Bu da Bitcoin’e yönelik *uzun vadeli yapısal talebin* hâlâ sürdüğüne işaret ediyor.
BitcoinTreasuries verilerine göre; bugün itibarıyla halka açık şirketler 660 bin, özel şirketler ise 420 binin üzerinde Bitcoin’e sahip. Bu rakamlar toplam dolaşımdaki BTC'nin yaklaşık yüzde 5,5’ine karşılık geliyor. Yorum: Bitcoin artık yalnızca bireysel değil, *kurumsal finans stratejisinin de bir parçası* olmaya başladı.
Architect Partners'tan Elliot Chun, 2030 yılına kadar S&P 500 şirketlerinin en az yüzde 25’inin Bitcoin’i *uzun vadeli varlık* olarak portföylerine dahil edeceğini öngörüyor. Bu eğilim sürdüğü takdirde BTC, sadece yüksek riskli bir teknoloji yatırımı olmaktan çıkıp, *anlamlı bir finansal dayanak varlık* haline gelebilir.
Bugün için Bitcoin’in, altın ya da Hazine tahvili gibi tam anlamıyla ‘koruma amaçlı’ bir varlık olduğu söylenemez. Ancak düzenleyici entegrasyon ve reel taleple birlikte *güvenli liman* olarak işlevini güçlendirme potansiyeline sahip. Kısa vadeli dalgalanmalara açık olsa da, orta ve uzun vadede Bitcoin’in *yeni nesil rezerv varlık* pozisyonuna yükselebileceği kapı aralanmış durumda.
Yorum 0