Ethereum(ETH) kurucu ortağı Vitalik Buterin, blokzincir geliştiricilerine gizliliğin artık bir tercih değil, öncelikli bir zorunluluk olduğunu hatırlattı. 14’ünde yayımlanan blog yazısında Buterin, özellikle küresel siyasi sistemlerde *şeffaflığa* ve iyi niyete olan inancın zayıfladığını belirterek, bireysel özgürlükleri korumak için *teknolojik kalkanların* gerekliliğini vurguladı.
Buterin, mutlak şeffaflığa dayalı sistem anlayışının insan doğasının iyi olduğu varsayımına aşırı güven duyduğunu söyledi. “Artık büyük ülkelerin liderlerinin makul ve iyi niyetli olduğu yönünde genel bir uzlaşı kalmadı, toplumsal hoşgörü de büyük ölçüde geriledi” diyerek, *kişisel gizliliğin* korunmasının daha da önem kazanacağına dikkat çekti.
Teknolojik ilerlemelerle birlikte bu ihtiyaç daha da acil hale geliyor. Özellikle beyin-bilgisayar arayüzü (BMI) gibi sistemlerin yaygınlaştığı bir gelecekte, bireylerin özel içeriklerinin doğrudan sistem tarafından izlenip analiz edilebileceğini belirtti. Ayrıca Buterin, şirketlerin kullanıcının ödeme kapasitesine göre otomatik *fiyat ayrımcılığı* yapmasının da *gizliliğe zarar veren* temel pratiklerden biri olduğunu savundu.
Hükümetlerin sistemlere “arka kapı” erişim hakkı tanıma fikrine ise Buterin açıkça karşı çıkıyor. Böyle bir erişim sadece kamu otoriteleri değil, ödeme hizmet sağlayıcıları, bankalar, telekom şirketleri gibi birçok oyuncu tarafından da kötüye kullanılabilir. Gerçekten de bazı telekom operatörleri kullanıcı konum verilerini yasa dışı yollarla satarak para cezasına çarptırılmıştı. Buterin bu konuda, *“Veriler bir kez toplandığında, bireyin onu kontrol etmesi artık mümkün değildir. En güvenli yol, veriyi en başta minimum düzeyde toplamaktır”* diyerek uyarıda bulundu.
Devletin ‘yasal erişim’ hakkına da temkinli yaklaşan Buterin, geçmişte devletlerin hassas bilgi toplamalarının yalnızca fiziksel belgeler veya sohbetlerle sınırlı kaldığını; ancak günümüzde bu bilgilerin hacim ve detay anlamında katlanarak arttığını anlattı. 19. yüzyılda yapılan konuşmalar zamanla unutulurken, şimdi her etkileşim dijital olarak depolanıyor.
Bu sorunlara çözüm olarak Buterin, *sıfır bilgi kanıtı (ZK-proof)* teknolojisini öne sürdü. Bu teknolojinin, bilgiyi açığa vurmadan geçerliliğini ispatlayabildiğini ve bireylerin hangi verileri kimlerle ne ölçüde paylaşacağına dair daha hassas bir kontrol sağlayabileceğini aktardı. ZK-proof teknolojisi aynı zamanda *kişilik ispatı (Proof of Personhood)* gibi pasaport ya da biyometrik verilere dayalı kimlik sistemlerine de entegre edilebilir.
Son dönemde geliştirilen *Privacy Pools* adlı araçla ise, Ethereum varlıkları anonim halde tutulurken düzenleyici uyum da sağlanabiliyor. Buna ek olarak, zararlı mesajları cihaz içinde tespit eden sistemler, blokzincir verilerine karşı oynama yapılmasını önleyen takip çözümleri ve benzeri birçok *gizlilik odaklı* teknolojiyi gündeme getirdi.
Buterin’in bu yazısı, kısa süre önce duyurduğu Ethereum gizlilik yol haritasının devamı niteliğinde. Protokol seviyesinde yapılması gereken değişikliklere işaret eden yazı, bu yenilikleri destekleyecek teknik yönelimleri de ortaya koyuyor. Son olarak Buterin, geliştiricilerin yalnızca mühendislik değil, aynı zamanda toplumsal ve politik gerçeklikleri de göz önünde bulundurarak kullanıcıları koruma sorumluluğunu üstlenmeleri gerektiğinin altını çizdi.
Yorum 0