2025'in ilk çeyreğinde küresel finans piyasaları, yoğun bir ‘belirsizlik’ ve artan ‘riskten kaçınma’ eğiliminin etkisi altındaydı. Bu atmosfer, kripto para piyasasını da doğrudan etkiledi. BloFin Research tarafından yakın zamanda yayımlanan “2025 1. Çeyrek Piyasa Raporu”na göre, yatırımcılar düşük riskli varlıklara yönelirken, likiditeyi koruma stratejileri ve *Bitcoin(BTC)* ile altın arasındaki performans farkları gündeme oturdu. Rapor, bu eğilimlerin piyasada yapısal bir dönüşüm sürecini başlattığını vurguladı.
Rapora göre, Başkan Trump’ın uyguladığı gümrük tarifeleri ve uluslararası ticaret politikalarındaki belirsizlikler piyasalarda genel bir baskı yarattı. Bu durum, piyasada kaldıraç azaltımıyla sonuçlanırken, yatırımcılar *ABD doları* bazlı riskli varlıklardan uzaklaşıp, altın, devlet tahvilleri ve para piyasası fonları gibi güvenli limanlara yöneldi. BloFin, bu süreçte altının yeniden bir ‘alternatif ödeme aracı’ ve önde gelen ‘güvenli liman’ olarak öne çıktığını belirtti.
Bu dönemde dikkat çeken bir başka gelişme ise *Bitcoin(BTC)* için artan ‘risk primi’ oldu. Fiyat dalgalanmaları nedeniyle geleneksel anlamda “güvenli liman” statüsüne tam oturmasa da, piyasa aktörleri Bitcoin’i giderek altın benzeri bir ‘alternatif varlık’ olarak görmeye başladı. Özellikle nisan ayından sonra gözlenen “Trump sonrası pozisyonların kapatılması” süreciyle birlikte, Bitcoin’in yeniden genel ekonomik faktörlere duyarlılık gösterdiği gözlemlendi. Opsiyon yatırımcılarının, faiz indirimleri ve tedarik zincirinde yerelleştirme eğilimleri gibi gelişmeleri Bitcoin lehine yorumladığı aktarılıyor.
Ancak bu olumlu tablo tüm dijital varlıklar için geçerli değildi. *Ethereum(ETH)* başta olmak üzere birçok altcoin ve hisse senedi benzeri riskli varlıkta ise 'uç risk' fiyatlamaları öne çıkmaya başladı. BloFin’e göre bu değişim, Trump’ın yeniden seçilmesinin ardından piyasa oyuncularının uzun vadeli opsiyonlarda aşırı riskleri daha erken fiyatlamaya başlamasıyla bağlantılı. Özellikle ETH’nin kısa vadeli opsiyonlarında bu risk eğrisi daha belirgin hale geldi.
Kripto piyasasında gözlenen bir diğer önemli dinamik ise ‘spekülatif sermaye’ eksikliği. Raporda belirtildiği gibi, piyasada görünürde likidite fazlası yaşansa da, finansal maliyetlerin artması yatırımcıların büyük kısmını faiz getirili varlıklara yönlendirmiş durumda. Bu durum, nakit bolluğuna rağmen, canlı yatırım faaliyetlerinin düşük kalmasına ve ETH’nin piyasa değerini aşan likiditeye rağmen alım satım hacminin zayıf olmasına neden oluyor.
İleriye dönük değerlendirmelerde BloFin, altın ile *Bitcoin(BTC)*’i en güçlü yükseliş adayları arasında gösteriyor. Altının güvenli liman olma özelliği ve portföy çeşitlendirmesine katkısı, artan spekülatif ilgilere rağmen hâlâ geçerli bir yatırım temeli oluşturuyor. Bitcoin ise likidite artışı ve alternatif ödeme talebindeki artış gibi yapısal avantajlara sahip. Ancak kurumsal yatırım piyasasındaki ‘negatif gamma’ etkisi, Bitcoin’in fiyat oynaklığını tetikleyebilecek önemli bir risk unsuru olarak öne çıkıyor.
Ayrıca, majör döviz piyasalarındaki eğilimler de kripto varlık performanslarını etkiliyor. Avrupa ve Japonya’nın göreceli olarak istikrarlı para politikaları sayesinde *euro(EUR)*, *yen(JPY)* ve *İsviçre frangı(CHF)* gibi para birimlerinin güç kazandığı görülüyor. Bu durum, dolar bazlı riskli varlıkların – buna altcoin’ler dahil – yabancı para cinsinden getiri beklentilerinde düşüş getirme riskini de beraberinde getiriyor.
Görünen o ki, ikinci çeyrekte de küresel makro belirsizlikler ve güvenli liman arayışları etkisini sürdürecek. Yüksek faiz oranları, tedarik zinciri sorunları ve artan jeopolitik riskler gibi birçok faktörün bir arada bulunduğu bu ortamda, yatırımcılar ‘dolar dışı’ güvenli limanlara ya da kripto para piyasasında alternatif ödeme özelliği öne çıkan varlıklara yönelmeyi sürdürecek. BloFin raporu, bu stratejik yönelimlerin kripto ekosisteminde büyük yapısal dönüşümleri beraberinde getirdiğini de vurguluyor.
Yorum 0