Kenya’nın kuzeyindeki iklim açısından kırılgan bölgelerde yaşayan göçebe topluluklar, Ripple’ın yeni sabit kripto para birimi RLUSD sayesinde kuraklık gibi afet senaryolarına karşı sigorta güvencesine kavuştu. Bu örnek, blokzincirin aşırı doğa olayları karşısında ‘gerçek bir finansal dayanıklılık’ sağlayabileceğini göstermesi bakımından, küresel iklim riskiyle mücadelede ‘yeni bir kilometre taşı’ olarak öne çıkıyor.
Ripple’ın Diva kampanyası kapsamında yürüttüğü beşinci insani yardım projesinde, RLUSD’ye dayalı dijital sigorta sistemi ile Kenya'nın Laikipia North bölgesinde 517 yerliye destek sağlandı. Destek alanların yaklaşık %70’ini kadınlar oluşturması ise ‘cinsiyet kapsayıcılığı’ açısından dikkat çeken bir unsur oldu. Pilot uygulama, önceden sağlanan iklim verileri ve uydu görüntüleriyle bölgedeki vejetasyon durumunu izleyerek, olası bir afet gerçekleşmeden önce otomatik tazminat mekanizmasını devreye sokmayı hedefledi. Böylece ‘geleneksel hasar ispat prosedürünün uzun ve karmaşık yapısı’ büyük ölçüde azaltılmış oldu.
Proje, Mart ayında resmi olarak duyurulmasının ardından başarıyla tamamlandı. Deneme sürecinde çayır örtüsünün durumu istikrarlı seyrettiği için herhangi bir sigorta ödemesi yapılmadı. Konuyla ilgili açıklama yapan Ripple, RLUSD tabanlı kuraklık sigortasının 517 göçebiyi başarıyla kapsadığını sosyal medya üzerinden duyurdu. Ödemelerde yalnızca RLUSD değil, Ethereum(ETH) da alternatif teminat aracı olarak kullanıldı.
Bu kampanya, iklim felaketlerine karşı dijital varlıkların etkin bir çözüm sunabileceğini gösteren somut bir örnek olarak görülüyor. ‘Uydu verileri temelli risk analizi’, ‘sabit kripto para destekli sigorta yapısı’ ve ‘hızlı ödeme sistemi’ gibi unsurların birleşimi sayesinde yerel halkın geçim güvencesi önemli ölçüde desteklendi. Ripple, elde ettiği bu başarıyı temel alarak, modelin gelecekte Afrika başta olmak üzere diğer yüksek riskli iklim coğrafyalarına yayılmasını planlıyor.
Katılımcılar, bir sonraki kuraklık riskinin öngörüldüğü 2025 Ekim-Aralık döneminde, ‘kullanılmamış RLUSD bakiyeleriyle teminat almaya’ devam edecek. Bu şekilde dijital finans altyapısıyla uydu teknolojisinin harmanlandığı model, ‘klasik afet sigortacılığının sınırlarını aşan bir alternatif’ olarak karşımıza çıkıyor ve küresel finansal kapsayıcılık stratejilerinde merkezî bir yere yerleşiyor.
Uzmanlara göre, blokzincir teknolojisinin ‘afet gerçekleşmeden önce müdahale olanağı sunması’ ve ‘dijital varlıklar aracılığıyla hak sahiplerine doğrudan, hızlı ulaşılması’ gibi avantajları sayesinde, iklim krizine karşı direnç artırılabiliyor. Ripple’ın bu hamlesi, yalnızca bir kurumsal sosyal sorumluluk örneği değil, aynı zamanda blokzincir temelli ESG modellerinin pratikte nasıl çalıştığını gösteren başarılı bir uygulama olarak değerlendiriliyor.
Yorum 0