Stablecoin’ler, ABD’de kredi kartı komisyonlarını tehdit ediyor

Amerika Birleşik Devletleri’nde stablecoin kullanımının yaygınlaşmasıyla birlikte bu dijital para birimleri artık *geleneksel ödeme sistemlerini sarsacak temel yapıtaşı* haline geliyor. Bitcoin(BTC) ve Ethereum(ETH) gibi oynak kripto paralara kıyasla istikrarlı yapısıyla öne çıkan stablecoin’ler, özellikle uzun süredir kredi kartı şirketlerinin elinde olan *yüksek ödeme komisyonu* pazarını tehdit eder hale geldi.

Kredi kartları hâlâ ABD başta olmak üzere küresel ödeme pazarında baskın konumda. Ancak sunduğu konforun arkasında *yüksek ücretler* yatıyor. ABD’deki işletmeler, sadece kart kullanımı nedeniyle yılda 1 trilyon doları aşan bir komisyon yüküyle karşı karşıya kalıyor. Bu komisyonlar işlem başına yaklaşık *%1,5 ila %3,5* arasında değişiyor ve bu maliyetler eninde sonunda tüketici fiyatlarına yansıyor.

Diğer yandan stablecoin’ler merkezi bir aracıya gerek duymadan *hızlı ve düşük maliyetli bir ödeme altyapısı* sağlıyor. Örneğin Ripple’ın RLUSD stablecoin’i, kripto borsa Gemini’nin çıkardığı XRP kartı ve Moca’nın Air Shop ürünü bu dönüşümün önemli örnekleri arasında. Bu sistemler geleneksel kart ağlarını devre dışı bırakarak işlemlerin birkaç saniyede tamamlanmasını sağlıyor ve *komisyonları ciddi oranda düşürüyor*.

Stablecoin’ler, genellikle ABD doları gibi *resmi para birimlerine sabitlenmiş kripto paralar* olarak tanımlanıyor. USDC isimli stablecoin Circle tarafından çıkarılırken, Ripple da 24 Aralık’ta New York’taki regülasyon kurumlarından aldığı izinle RLUSD’yi global borsalarda işlemeye açtı. ABD doları temelli bu dijital paralar, ticari ödemelerde gitgide *fiili bir para birimi alternatifi* haline geliyor.

Stablecoin’lerin öne çıkan özelliklerinden biri de kredi kartlarının sınırlı sadakat programlarını geride bırakan *programlanabilir ödül sistemleri*. Kullanıcılar kazandıkları ödül token’larını farklı markalar arasında takas edebiliyor, birikim yapabiliyor ya da harici cüzdanlara aktarabiliyor. Üstelik bu puanların değeri *gerçek zamanlı ve sabit* kalıyor.

Bu tür blokzincir tabanlı ödül sistemleri, işletmelerin tüketici sadakatini artırırken aynı zamanda *maliyetleri düşürüp kârlılığı artıracak* yeni yöntemler sunuyor. Özellikle havayolu şirketleri ve büyük perakende zincirlerinin Visa ya da Mastercard gibi dev ağlardan çıkıp *kendi ödeme çözümlerini* geliştirme çabaları hız kazanıyor.

Stablecoin’ler sayesinde anında gerçekleşen işlemler, finansın temel işleyişini kökten değiştiriyor. Eskiden para transferi ve saklama işlemleri bankaların temel görevi iken, artık sayısız fintech şirketi stablecoin tabanlı hizmetlerle *finansal hizmetleri modüllere ayırıyor*. Trump yönetimi döneminde başlayan dijital dolar tartışmaları da bu dönüşümün bir parçası olarak değerlendiriliyor.

Sonuç olarak stablecoin’ler; *daha düşük işlem masrafları*, *daha hızlı mutabakat*, *sınır ötesi ödemelerde kolaylık* ve *kişiselleştirilmiş ödül sistemleri* gibi avantajlarıyla ABD ödeme pazarında köklü bir değişimin önünü açıyor. Yıllardır aşılması zor gibi görünen kredi kartı komisyon duvarında oluşan bu çatlak, stablecoin’lerin giderek daha çok *gerçek dünya ödemelerinde kullanılan para birimi* olarak konumlanmasını sağlıyor.