USDD 2.0, Ethereum üzerinde bağımsız stabilcoin modelini başlattı

USDD protokolü, Ethereum üzerindeki yerel dağıtımını tamamlayarak daha sağlam bir *öz-yeterlilik yapısı* ve çok boyutlu bir *likidite mekanizması* oluşturdu. 8 Eylül 2025’te (yerel saatle), Ethereum blokzincirinde resmi olarak başlatılan USDD, TRON tabanlı bir stabil kripto para olarak yola çıkmasına rağmen çoklu zincir stratejisiyle *DeFi* piyasasındaki rekabet gücünü artırıyor. Messari Research'e göre, USDD 2.0; harici teşviklere ihtiyaç duymadan, aşırı teminatlandırma ilkesine dayanan bağımsız bir stabilcoin modeliyle sistemin sürdürülebilirlik ve güvenliğini ileri seviyeye taşıyor.

Yeni sürümle birlikte kullanıcılar; TRX, USDT, USDC, sTRX gibi farklı varlıkları *zincir üzeri kasalara* yatırarak teminat olarak kullanabiliyor. Tüm ihraç işlemleri, dinamik olarak belirlenen *asgari teminat oranları* çerçevesinde gerçekleştiriliyor. Böylece ağ, herhangi bir geri ödeme sorununu önlemek için sıkı bir likidite standardı ile çalışıyor.

Ethereum dağıtımında dikkat çeken temel yapı ise ‘*Peg Stabilite Modülü (PSM)*’. Bu sistem, kullanıcıların USDT ve USDC gibi önde gelen stabil kripto paraları 1:1 oranında USDD ile takas edebilmesini sağlıyor. Böylece fiyat istikrarını koruyan güçlü bir mekanizma oluşturulurken likidite de istikrarlı bir şekilde yönetiliyor. Geleneksel AMM'lerden farklı olarak, PSM sistemi talebe göre *dinamik olarak ölçeklenip daralabiliyor*. Bu yönüyle piyasa arz-talep değişimlerine karşı çok daha dirençli bir yapı ortaya koyuyor.

USDD’nin fiyatı peg seviyesinden sapma gösterdiğinde PSM, arbitraj fırsatları sunarak fiyatın hemen tekrar dengelenmesini sağlıyor. 2025’in 3. çeyrek verilerine göre, PSM aracılığıyla gerçekleşen toplam giriş miktarı yaklaşık 2,5 milyar dolara ulaşırken, çıkışlar da 2,7 milyar dolara çıktı. Bu veriler, PSM’nin aktif bir *likidite dengeleme aracı* olarak yerini sağlamlaştırdığını kanıtlıyor.

Protokolün diğer önemli öğesi ise ‘*Smart Allocator*’ olarak adlandırılan mekanizma. Bu sistem, protokolün elindeki atıl rezervleri farklı eğilimlere göre düşük riskli enstrümanlara yatırarak *kalıcı ve ihtiyatlı getiri* üretmeye odaklanıyor. Elde edilen getiriler ise USDD ekosistemindeki faiz getirisi sağlayan ürünlere –özellikle de sUSDD– yönlendiriliyor. Smart Allocator, sınırlı fon dağıtımı, platform riski sınırlandırma ve *anlık izleme mekanizmaları* gibi muhafazakar stratejilere bağlı şekilde çalışıyor. Messari Research, bu mekanizmaların USDD’yi dış sübvansiyonlara gerek kalmadan kendi içinde gelir yaratabilen bağımsız bir sistem haline getirdiğini belirtiyor.

Smart Allocator üzerinden oluşan getiriler sUSDD aracılığıyla son kullanıcıya ulaşır. sUSDD, sabit sayıda elde tutulan bir likidite token’ıdır ve *elde bekletilen süreye bağlı* olarak değer kazancı sağlar. Bu yapı sayesinde yatırımcılar, diğer DeFi protokollerinde kaldıraç işlemleri yapabilirken aynı zamanda kapital verimliliğini de arttırabiliyorlar.

Bir diğer güvenlik adımı olarak, CertiK tarafından Ethereum üzerindeki USDD akıllı sözleşmelerine yönelik kapsamlı bir denetim gerçekleştirilmiş ve teknik güvenlik seviyesi yükseltilmiş durumda. Ayrıca kullanıcı ilgisini ve erken ekosistem katılımını artırmak için *airdrop kampanyaları* da başlatıldı.

Messari’nin raporu, stablecoin'lerin karşılaştığı başlıca sorunlar arasında yer alan likidite, güven ve yönetişim eksikliklerine karşı USDD’nin hem teknolojik hem ekonomik çözüm setleri sunduğunu vurguluyor. Aşırı teminatlandırılmış sistem, otomatik tasfiye, gelir yeniden yatırımı, PSM ile likidite yönetimi ve sUSDD ile değeri kullanıcıya aktarmaya yönelik tasarım, USDD 2.0’ın yalnızca bir döviz sabitlemesi değil, aynı zamanda DeFi ekosisteminde *kendi kendini sürdüren bir finansal yapı taşı* olarak konumlandığını gösteriyor.