Bilgisayar bilimcisi Nick Szabo, Bitcoin(BTC) dahil kripto paraların tamamen ‘güvene ihtiyaç duymayan’ (trustless) sistemler olmadığını savunarak, özellikle ‘hukuki saldırı yüzeyleri’ aracılığıyla devlet müdahalesine açık olduklarını belirtti. Szabo, “Bitcoin yalnızca güveni en aza indiren (trust-minimized) bir sistemdir, hukukun oluşturduğu gerçeklik göz ardı edilemez” dedi.
Szabo, bu değerlendirmeyi geçtiğimiz günlerde X (eski adıyla Twitter) üzerinden paylaştığı bir dizi gönderide yaptı. Bitcoin’in devletin müdahalesinden tamamen özgür olduğu şeklindeki idealist yaklaşıma karşı çıkarak, “Bitcoin, merkezi sistemlere göre müdahalelere daha dayanıklı olsa da, bu durum onu dokunulmaz bir ‘anarşo-kapitalist süper araç’ haline getirmiyor. Bu algı, temelsiz bir fantezi” ifadelerini kullandı.
Kripto paraların karşı karşıya olduğu hukuki riskleri iki ana kategoriye ayıran Szabo, ilkini finansal düzenlemelere dayalı geleneksel regülasyonlar olarak tanımladı. Ona göre bu grup, sektör uzmanlarınca büyük ölçüde yönetilebilir durumda. Ancak asıl tehlikeli olan ikinci kategori ise “her tür veriyi hedef alabilecek, kapsamı geniş ve öngörülemez yasal müdahaleler.” Szabo’ya göre bu tür talepler, özellikle tüm blokzincir geçmişini saklayan ‘tam Bitcoin düğümleri’ üzerinde ciddi baskılar yaratabilir.
Bu konuyla bağlantılı olarak geliştirici çevrelerde teknik tartışmalar devam ediyor. Kısa süre önce bazı geliştiriciler, zincire kaydedilen finans dışı verilerin miktarını sınırlamayı öneren “BIP-444” başlıklı bir teklif sundu. Bu teklif, Haziran ayında yayınlanan “Bitcoin Core 30” sürümünde OP_RETURN aracılığıyla blokzincire veri ekleme sınırının 80 bayttan yaklaşık 4 MB’ye çıkarılmasına karşı bir tepki olarak gündeme geldi.
Ancak önerilen sınırlama, kripto topluluğunda yeni bir tartışmanın fitilini ateşledi. BIP-444 destekçileri arasında yer alan Luke Dashjr gibi isimler, “zincire kontrolsüz veri yüklemek, yasa dışı içeriklerin kalıcı olarak kaydedilmesi gibi ciddi hukuki sorunlara yol açabilir” diyerek düzenlemeyi savundu. Ancak teklifin içerisinde yer alan “tekli kabul durumunda hukuki ve ahlaki sorumluluk üstlenirsiniz” şeklindeki uyarı cümlesi, bazı kullanıcılar tarafından ‘zorlayıcı’ olduğu gerekçesiyle eleştirildi.
Topluluğun tepkileri de farklı yönlerde şekilleniyor. Saklama platformu Seedor’un kurucusu Coinjoined Chris, Nick Szabo’nun yorumlarının “aşırı teorik korkulara” odaklandığını belirterek, “Bitcoin’in esas gücü teknik darboğazları azaltmasındadır, dünya genelindeki veri yasalarını tahmin etmesinde değil” dedi. Chris ayrıca, “eğer düzenleyici kurumlar yalnızca veri aktarımı yüzünden sistemleri yasaklayacak olsaydı, PGP ya da Tor yıllar önce piyasadan silinirdi” yorumunu yaptı.
Buna karşın Szabo, “Ben tamamen gerçek yasalardan ve yargı yetkilerinden söz ediyorum” diyerek yanıt verdi. Ona göre bir tam Bitcoin düğümü, bir Facebook ya da Discord yöneticisinin verileri silme imkanına sahip değil. Yani düğüm operatörlerinin yasal taleplere karşı manevra alanı sınırlı.
Bu tartışma, yalnızca teknik ya da hukuki savunmalar üzerine değil, aynı zamanda kripto paraların uzun vadeli yayılım yapısı ve düzenleyici ortama dair daha derin, felsefi bir boyuta da uzanıyor. Ekonomi stratejisti JP Mayell, “Kripto varlıkların küresel benimseme oranı şu anda %7–8 düzeyinde. Bu bana, Roma İmparatorluğu’nda Hristiyanlığın yasallaşmasının ardından hızla yayılmasını hatırlatıyor” dedi. Bunun üzerine Luke Dashjr, “O zaman Bitcoin’i yasa dışı ilan etmek, bu yayılmayı tersine çevirebilir demektir” şeklindeki yanıtıyla devlet baskısının benimsenme oranı üzerindeki etkisine dikkat çekti.
Nick Szabo’nun gündeme taşıdığı bu mesele, yalnızca teknik altyapıyı değil, aynı zamanda siyasal ve toplumsal gerçekler içinde kripto paraların yerini de yeniden düşündürüyor. Kripto paraların sadece idealist anlatılar değil, gerçek dünyadaki zorluklara da hazırlıklı olması gerektiğini gösteren bir uyarı niteliğinde.
Yorum 0