Back to top
  • 공유 Paylaş
  • 인쇄 Yazdır
  • 글자크기 Yazı tipi Boyutu
URL kopyalandı.

ABD bankaları blokzinciri geleneksel finansla birleştiriyor: Tokenizasyon dönemi başladı

ABD bankaları blokzinciri geleneksel finansla birleştiriyor: Tokenizasyon dönemi başladı / Tokenpost

Amerika Birleşik Devletleri'ndeki büyük bankalar, *spekülatif kripto paralar* yerine geleneksel finansal ürünlerin 'tokenizasyonu'na odaklanıyor. Ödeme, mevduat, saklama hizmeti ve fon yönetimi gibi alışılagelmiş finans hizmetlerini *blokzincir teknolojisi* üzerinde çalıştırarak, mevcut sistemi yeniden tasarlamaya yönelik adımlar hız kazanıyor.

Şu anda ABD bankalarının blokzincir kullanımı büyük ölçüde kurumlar arası ödemeler ve altyapı alanlarında gerçekleşiyor ve bireysel kullanıcıların günlük hayatında çok fazla yer bulmuyor. Bu stratejinin temelinde 'tokenizasyon' yatıyor. Yani, geleneksel finans varlıklarının — mevduat ya da fonlar gibi — dijital token’lara dönüştürülüp, *dağıtık defter yapısı* altında ve düzenleyici çerçevede yönetilmesi hedefleniyor.

Örneğin ‘tokenize mevduatlar’, özel sektör tarafından piyasaya sürülen *stabil paralar*dan yapısal olarak oldukça farklı. Bu varlıklar, doğrudan ticari bankalar tarafından ihraç edilip geri ödenen dijital mevduatlara dayanıyor. Bu süreci liderlik eden bankaların başında JP Morgan ve Citibank yer alıyor.

JP Morgan, kurumsal müşteriler için 7/24 çalışan ve anlık işlemleri destekleyen ‘JPM Coin’ sistemini uzun süredir devrede tutuyor. 2024 yılında ise bankanın blokzincir birimi *Kinexys* adıyla yeniden markalandırılarak ödemeler, tokenize varlıklar ve programlanabilir likiditeyi destekleyen daha geniş kapsamlı bir platform olarak yapılandırıldı.

Citibank da 2023 Eylül’ünde ‘Citi Token Services’ adını verdiği hizmeti tanıtarak *tokenize mevduat* ve *akıllı sözleşmeler*i kurumsal sektör için erişilebilir hale getirdi. 2024 Ekim'inden itibaren bu hizmet kurumlar arası milyonlarca dolarlık transferlerde aktif olarak kullanılmaya başlandı.

New York Merkez Bankası çatısı altındaki *New York İnovasyon Merkezi(NYIC)* de bu gelişmelere dahil oldu. BNY Mellon, Citibank, HSBC ve Mastercard gibi büyük kurumların katıldığı “Sorumlu Borç Ağı(RLN)” başlıklı çalışmada, *ticari banka mevduat token’ları* ile *merkez bankası dijital parası(CBDC)*’nın ortak ödeme sisteminde kullanıldığı test işlemleri gerçekleştirildi.

Bu stratejinin bir diğer önemli ayağı ise saklama hizmetleri. BNY Mellon, 2022 Ekim’inden beri seçili kurumsal müşterilerine Bitcoin(BTC) ve Ethereum(ETH) için saklama ve transfer hizmeti sunuyor. Bu gelişme, geleneksel bankacılığın ‘kasa’ rolünün artık dijital varlıklar için de geçerli hale geldiğini gösteriyor.

Söz konusu hizmetler, düzenleyici kurumların değişen yaklaşımlarıyla da uyumlu. ABD Para Birimi Denetleme Ofisi(OCC), *Yorum Mektubu 1170* ile birlikte, ulusal bankaların kripto varlık saklama hizmeti verebileceğini resmen tanımladı. ABD Merkez Bankası(Fed) ise 2025 yılı raporunda, bankaların dijital varlıkların saklanması sırasında uyması gereken *risk yönetim standartları*nı ortaya koydu.

Buna rağmen düzenleyici otoriteler temkinli olmaya devam ediyor. 2023 Ocak’ında, Fed, Federal Mevduat Sigorta Kurumu(FDIC) ve OCC ortak bildiri yayımlayarak, bankalar ile kripto şirketleri arasındaki ilişkilerin *potansiyel risklere* yol açabileceği uyarısında bulundu.

Tokenizasyon temelli dönüşüm yaklaşımlarına bir örnek de JP Morgan’ın 2025 Aralık’ta duyurduğu ‘MONY(MY Onchain Net Yield)’ isimli ilk *tokenize para piyasası fonu(MMF)* oldu. Ethereum blokzinciri üzerinde token olarak ihraç edilen bu fon, bankanın dijital varlık platformu olan *Kinexys* üzerinden işletiliyor. Fonun başlangıç sermayesi olarak JP Morgan tam 100 milyon dolar yatırım yaptı.

Bu ürün klasik bir kripto varlık fonu değil; aksine geleneksel MMF yapısının *dijitalleştirilmiş ve lisanslı versiyonu* niteliğinde. Bu yönüyle, bankaların dijital varlıkları *var olan mevzuat çerçevesinde* yönetmeye çalıştığının sembolik bir örneği olarak değerlendiriliyor. Mevduat ve getiri sistemlerini aynı blokzincir altyapısında birleştirme girişimi, potansiyel anlamda sistem ölçeklenebilirliğini ve işlevselliğini artırıyor.

Ayrıca bazı ABD bankaları ve piyasa aktörleri, yalnızca saklama değil, alış-satış aracı hizmetleri ve işlem sonrası hizmetler gibi klasik gelir modellerini koruyabilmek adına, dijital varlık aracı kurum altyapısını da kendi sistemlerine entegre etmeye çalışıyor. Bu yaklaşım, kripto varlıkların merkeziyetsiz doğasından oldukça farklı bir model üzerine oturuyor.

Regülasyon tarafında da bu yöndeki gelişmeler destekleniyor. OCC, 2025 Mart’ta ulusal bankaların stabil kripto paralar ve belirli ödeme hizmetlerine dair işlemleri yürütebileceğini açıkladı. Önceden gerekli olan ‘ön onay süreci’ şartı da kaldırıldı. Bu kapsamda yayımlanan *1172 ve 1174 no’lu yorum mektuplarında*, stabil paraların saklanması ve blokzincir tabanlı ödeme sistemlerinin kullanımı için daha net denetim kuralları getirildi.

Tüm bu gelişmeler, ABD finans kurumlarının *kontrolsüz bir kripto macerası* yerine, mevcut yasal ve operasyonel çerçeveyi koruyarak blokzinciri sisteme entegre etmeye çalıştığını açıkça ortaya koyuyor. Bu yaklaşım, hem büyük sermaye hem de yönetişim boyutunda sağlam temeller gerektirdiği için *temkinli bir adaptasyon süreci* olarak tanımlanıyor. Ancak yapılan geniş ölçekli uygulama ve yatırımlar, geleneksel finansın geleceğinde blokzincir teknolojisinin merkezde yer alacağına dair güçlü bir işaret sunuyor.

<Telif hakkı ⓒ TokenPost, yetkisiz çoğaltma ve yeniden dağıtım yasaktır >

Popüler

Yorum 0

Yorum ipuçları

Harika bir makale. Takip talep etme. Mükemmel bir analiz.

0/1000

Yorum ipuçları

Harika bir makale. Takip talep etme. Mükemmel bir analiz.
1