Stabil kripto para hacmi 3.100 milyar dolara ulaştı: Dijital nakit dönemi başlıyor

Stabil kripto paraların küresel kabulü, son bir yılda %70 büyüyerek 3.100 milyar dolara ulaştı. Bu büyüme, sadece kripto meraklılarının ilgisinden fazlasını ifade ediyor. Artık stabil kripto paralar, dijital varlıkların gerçek dünyadaki kullanımı açısından da güçlü bir göstergeye dönüşmüş durumda.

Stabil kripto paralar, Bitcoin(BTC) ya da Ethereum(ETH) gibi büyük fiyat dalgalanmaları yaşamamak üzere tasarlanmış dijital varlıklardır. Genellikle Amerikan doları gibi gerçek varlıklarla teminatlandırılır ya da algoritmalarla fiyatı sabit tutulur. Böylece günlük ödemeler ya da uluslararası para transferlerinde güvenli bir şekilde kullanılabilirler. Örneğin, 100 dolar gönderildiğinde alıcı aynı değeri net biçimde alır – bu yönüyle klasik kripto paralardan ayrılır.

Pazar payı açısından bakıldığında, Tether’in USDT’si 1.720 milyar dolarlık, Circle’ın USDC’si ise 1.450 milyar dolarlık piyasa değeri ile toplam işlemlerin %80’ini oluşturuyor. Bu durum, ‘teknoloji’ kadar ‘güven ve dağıtım ağı’nın da stabil coin seçimindeki kritik faktörler olduğunu ortaya koyuyor.

Stabil kripto paraların en aktif kullanım alanlarından biri de uluslararası ödemeler. Geleneksel para transferi işlemleri; aracı bankalar, ödeme sistemleri ve döviz piyasaları nedeniyle günler alırken, stabil kripto para ile bu işlemler dakikalar içinde ve %1'den düşük komisyonla gerçekleşiyor. Hatta bazı transfer firmaları eskiye oranla %95’e kadar masraf azalttıklarını bildiriyor.

Yüksek enflasyonun yaşandığı Arjantin ve Venezuela gibi ülkelerde, yerel para birimleri yerine değer saklama aracı olarak stabil kripto para kullanımı yaygınlaşıyor. Bu, bankacılık altyapısının zayıf olduğu bölgelerde ‘finansal kapsayıcılık’ açısından anlamlı bir adım olarak değerlendiriliyor.

Kurumsal yatırımcılar da bu gelişmeye kayıtsız değil. Fireblocks’un 2025 raporuna göre, finans kuruluşlarının yarısı stabil kripto paraları iş süreçlerine entegre etmiş, %41’i ise deneme aşamasında ya da uygulanabilirliğini değerlendiriyor. Kullanım örnekleri arasında uluslararası ödemeler, tedarik zinciri ödemeleri ve şirketler arası mutabakat gibi işlemler öne çıkıyor.

Birçok şirketin mali işler birimleri, stabil kripto paraları bir ‘finansal yönetim aracı’ olarak kullanmaya başlamış durumda. Geleneksel bankacılık sisteminde haftasonları işlem yapılmaması ya da döviz kuru riskleri gibi dezavantajlar varken, stabil kripto paralar 24 saat anında takas ve şeffaf hareket imkânı tanıyor.

İlginç olan, stabil kripto paraların birçok kurum için ilk blokzincir uygulaması haline geliyor olması. Çünkü bu varlıklar, geleneksel finans akışına en yakın ‘dijital nakit’ formunu temsil ediyor.

Stabil kripto paralar aynı zamanda DeFi (merkezsiz finans) ekosisteminin temel taşı konumunda. Aave, Curve gibi platformlarda mevduat ve kredi işlemleri stabil kripto bazlı yürütülüyor. Ayrıca otomatik faiz sağlayan ‘getiri odaklı stabil kripto’ girişimleri de hız kazanmış durumda.

2025 yılı itibarıyla stabil kripto paralarla yapılan blokzincir işlemlerinin yıllık hacmi trilyonlarca dolara ulaşmış durumda. Bu hacim, Mastercard ve Visa gibi ödeme devleriyle benzer seviyelere yaklaştı. DeFi pazarındaki varlıkların yarısından fazlasının stabil kripto paralardan oluşması, bu varlıkların sistemdeki vazgeçilmez rolünü gözler önüne seriyor.

Peki neden hâlâ 1 trilyon dolarlık bir piyasa büyüklüğüne ulaşamadılar? Uzmanlara göre bu durum, finansal sistemlerin "yavaş ama ani" şekilde dönüşmesine dayanıyor. Yaygın kullanıcı benimsenmesi için kullanıcı dostu cüzdanlar, işletme odaklı ödeme araçları ve regülasyonlara uyumlu rampa sistemlerine ihtiyaç var.

Bazı analizlere göre, 2028 yılına kadar stabil kripto para arzı 2 trilyon dolara çıkabilir. O zaman geldiğinde stabil kripto paralar yalnızca para gönderme aracı değil, e-ticaret, şirket ödemeleri ve yerleşik finansal çözümlerle entegre bir ‘dijital nakit’ görevini üstlenmiş olacak.

Stabil kripto paraların yaygınlaşmasında regülasyonun rolü de artıyor. Avrupa Birliği'nin MiCA regülasyonu ve ABD'nin GENIUS yasası, bu varlıkların %100 rezervle desteklenmesini ve düzenli bağımsız denetimlerden geçmesini şart koşuyor. Gittikçe daha fazla bankacılık denetimine giren bir yapıya doğru evriliyorlar.

Bu noktada stabil kripto paralar, ani fiyat yükselişleriyle manşetleri süsleyen Bitcoin’den farklı olarak, *teknolojinin gerçek dünyadaki kullanımı* olarak öne çıkıyor. Kurumlar, geliştiriciler ve gelişmekte olan ülkelerdeki kullanıcılar, bu çözümleri aktif biçimde deneyimliyor. Bu nedenle stabil kripto paralar, önümüzdeki yıllarda geleneksel finans ile kripto dünyası arasında en somut köprü olmaya devam edecek gibi görünüyor.