Japonya’da kripto sektörüne ikinci bir hayat sunmak amacıyla başlatılan vergi reformları hız kazanmış olsa da, asıl sorunun *derin kök salmış muhafazakâr regülasyon kültürü* olduğu eleştirileri öne çıkıyor. Uzmanlar, sadece yasa değişiklikleriyle sınırlı kalınan yaklaşımların Japonya’nın bir zamanlar önde olduğu kripto liderliğini kaybetmesine yol açabileceği konusunda uyarıyor.
24’ünde (yerel saatle), Japonya Finansal Hizmetler Dairesi(FSA), Bitcoin(BTC) gibi kripto paralardan elde edilen kazançlara uygulanan vergiyi en yüksek %55 seviyesinden sabit %20 düzeyine indirmeyi önerdi. Bu hamle, ülkeye daha fazla küresel sermaye çekmek ve ileride Bitcoin ETF'lerinin onaylanması gibi düzenlemelere zemin hazırlamak amacı taşıyor. Ancak sektörün genel yaklaşımı “sorun vergi değil” yönünde.
Uzmanlara göre, özellikle *Bitcoin ETF onayındaki gecikme* gibi birçok belirsizliğin arkasında ‘teknolojiyle ilgisi olmayan duvarlar’ bulunuyor. Japonya Başbakanı İşiba Şigeru(Shigeru Ishiba), 2024 sonuna kadar “dijital varlıkların, geleneksel finansal araçlar kadar aktif biçimde desteklenip desteklenmemesi gerektiği” konusunda temkinli bir duruş sergilemeyi sürdürdü. Üstelik iktidar bloğu parlamentonun üst kanadında çoğunluğu kaybetmiş olmasına rağmen, bu ‘istikrar merkezi’ yaklaşımda ısrar ediliyor.
2017’de, Bitcoin’i resmi ödeme aracı olarak tanıyan ve lisanslı kripto borsalarını hayata geçiren ilk ülke olan Japonya, kısa sürede Asya’nın finans merkezi konumuna yükselmişti. Ancak günümüzde uygulamaya konan sistemde işler tersine dönmüş durumda. Kripto girişimlerinin, faaliyete geçebilmek için yaklaşık 10 milyon yen (yaklaşık 9,3 milyon TL) sermaye, yerel bir banka hesabı ve Japonya’da ikamet eden yasal uyum personeli gibi ağır şartları karşılaması gerekiyor. Bu durum, birçok erken aşama şirketin operasyonlarını Singapur ve Dubai gibi düzenlemesi daha esnek ülkelere taşımasının önünü açtı.
Bu nedenle sektör temsilcileri, daha *kapsayıcı ve esnek bir düzenleme yaklaşımı* talep ediyor. Örneğin, yeni token’ların piyasaya sürülmeden önce onay alması zorunluluğunun kaldırılarak, bunun yerine lansman sonrası belirlenen denetim ve güvenlik kriterlerine uymaları yönünde bir sistem öneriliyor. Ayrıca doğrudan teknoloji firması yöneticilerinin regülasyon danışma kurullarına dahil edilmesi de gündeme getirildi. Gerçek kullanıcıların sesi duyulmadığı sürece geliştirilen politika ve çerçevelerin yalnızca şekilcilikte kalacağı yönünde kaygılar dile getiriliyor.
Bu tabloya rağmen, özel sektör tarafında bazı olumlu gelişmeler de yaşanıyor. 2024’ün ikinci çeyreğinde MetaPlanet, yaklaşık 2 milyar dolarlık Bitcoin alımıyla dikkat çekerken, Sumitomo Mitsui ise Avalabs ve Fireblocks ile ortaklaşa itibari para destekli sabitkoin geliştirme sürecini başlattı.
Ancak bu *örnek vaka*ların mevcut regülasyon ortamında yalnızca ‘istisnai uygulama’ olarak sınırlı kaldığı vurgulanıyor. Somut yapısal değişimler gerçekleşmedikçe, ekosisteme geniş çaplı kurumsal katılım ve çeşitlilik kazandırılması zor görünüyor.
Japonya’nın bu çabaları, bölge ülkeleri açısından da önemli çıkarımlar barındırıyor. Şu anki çerçevede, yalnızca *vergi reformu ile Web3 rönesansı yaşanması* pek mümkün görünmüyor. Uzmanlara göre, Japonya’nın yeniden liderlik koltuğuna oturabilmesi için düzenleme paradigmasında köklü bir dönüşüm ve *dijital ekonomi için stratejik yatırım odağı* oluşturması şart.
Yorum 0