FTX’in küllerinden doğan Backpack EU, Avrupa'da lisanslı kripto türev borsası oldu

FTX’in Avrupa kolu olan FTX EU, el değiştirmesinin ardından yeniden yapılanarak resmi olarak faaliyetlerine başladı. Yeni ismiyle Backpack EU olarak lanse edilen platform, Kıbrıs Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu (CySEC) tarafından verilen tam lisansla birlikte Avrupa pazarında kalıcı vadeli işlem hizmetlerine start verdi.

Backpack EU’nun ana şirketi olan Backpack, CySEC’e Trek Labs Europe adıyla kayıtlı bulunuyor. 2025 yılının ilk yarısında FTX EU’yu resmi olarak devralan şirket, devralmanın ardından eski müşterilerin alacaklarını üstlenip ödemeleri tamamladı. Backpack Üst Yöneticisi Armani Ferrante, “FTX EU müşterilerine olan tüm taahhütleri yerine getirdikten sonra, Avrupa’da tamamen regüle edilen bir kripto türev platformunu kullanıma sunduk” dedi.

Bu adımın atılmasında, CySEC’ten Finansal Araç Piyasaları Direktifi II (MiFID II) kapsamında lisansın yeniden alınması etkili oldu. CySEC, 2025’in Haziran ayında, Trek Labs’ın FTX dönemine ait olası düzenleme ihlalleri nedeniyle 200 bin euro (yaklaşık 3 milyon 160 bin TL) ceza ödemesinin ardından şirkete resmi lisansını yeniden verdi. Böylece Backpack EU, Avrupa’da tamamıyla yasal zemine oturan ilk kripto kalıcı vadeli işlem borsalarından biri haline geldi.

Bir zamanlar dünyanın en büyük kripto platformlarından biri olan FTX, Kasım 2022’de iflas ederek sahip olduğu tüm global iştirakleriyle çöküş sürecine girmişti. FTX EU da bu çöküşten etkilenmiş, Kıbrıs’taki yatırım şirketi (CIF) lisansı askıya alınmıştı. Ancak Backpack’in devralması sayesinde şirket yeniden faaliyete geçebildi.

Backpack, yalnızca yeni türev işlem platformu sunmakla kalmayıp, aynı zamanda güvenlik ve şeffaflık konularında oldukça sıkı yasal standartlara uygun çalışma ilkesine vurgu yapıyor. Bu yaklaşım, Avrupa Birliği’nin MiFID II yoluyla dijital varlıklara yönelik artırdığı düzenlemelere paralel bir çizgide ilerliyor.

Backpack EU’nun piyasaya dönüşü yalnızca bir borsa canlanması değil, aynı zamanda FTX krizinin ardından sarsılan kullanıcı güvenini yeniden inşa etme ve Avrupa’daki yasal dijital varlık işlem altyapısını genişletme yönünde atılmış önemli bir adım olarak görülüyor.