SWIFT ve ConsenSys, blokzincir tabanlı küresel ödeme sistemi için güçlerini birleştirdi

Küresel finansal mesajlaşma ağı sağlayıcısı SWIFT, Ethereum(ETH) altyapı geliştiricisi ConsenSys ile birlikte *blokzincir tabanlı ödeme sistemi* kurmak üzere ortaklık kurdu. Bu yeni teknoloji, SWIFT’in dünya genelindeki 200’den fazla ülkeyi kapsayan temel altyapısına entegre edilecek. Böylece dijital varlıklar çağında kullanılabilecek yeni bir finansal iletişim platformunun oluşturulması hız kazanacak gibi görünüyor.

9’unda (yerel saatle), SWIFT yaptığı resmi açıklamada, ConsenSys’in de dahil olduğu 30’dan fazla küresel finans kuruluşuyla birlikte *gerçek zamanlı sınır ötesi ödeme* altyapısı inşa ettiklerini duyurdu. Bu projenin amacı, yıl boyunca aralıksız çalışan bir blokzincir sistemi geliştirerek, mevcut ve yeni finans ağları ile *sorunsuz bir şekilde entegre olabilen bir yapı* ortaya koymak. Burada özellikle *teknolojiler arası birlikte çalışabilirlik (interoperability)* ön planda tutuluyor.

Projenin ilk aşamasında, ConsenSys *kavram kanıtı prototipini (PoC)* geliştirmekle sorumlu. Sonraki adımlarda ise sistemin nasıl genişletileceği ve uygulamaya geçirileceği belirleniyor. SWIFT, bu sistemle *varlık tokenizasyonu* sayesinde finans kurumları arasındaki işlem kayıtlarının dijital ortamda da güvenilir biçimde sürdürülebileceğini vurguladı. Ayrıca geliştirilen platformun *tokenleştirilmiş varlıkların(tokenized assets)* değişimini de destekleyeceği belirtiliyor. Ancak hangi token türlerinin işlem göreceği, merkez bankaları ve ticari bankaların kararları doğrultusunda netleşecek.

SWIFT, bugün küresel finansın bel kemiği olarak görülen mesajlaşma standartları sayesinde büyük önem taşıyor. Kurumun verilerine göre, 200’den fazla ülkede yaklaşık 11.500 finans kuruluşu SWIFT altyapısını kullanıyor. Para transferine doğrudan aracılık etmese de, sistemler arasında bağlantı sağlayarak mesajlaşma üzerinden *dolandırıcılığın önlenmesi ve hata oranlarının azaltılması* hedefleniyor.

Bu nedenle SWIFT ağından dışlanmak, yaptırım uygulanan ülkeler veya şirketler için *küresel finansal sistemden izole olma* anlamına geliyor. Nitekim 2022’de New York Fed tarafından yayımlanan bir raporda, “SWIFT erişiminin kısıtlanması, diğer tüm finansal yaptırımlardan daha somut ve yıkıcı sonuçlar doğurur” ifadelerine yer verilmişti.

Bu geliştirme, SWIFT’in blokzincir teknolojisini resmi ağlarına entegre etme çabalarının bir devamı niteliğinde. 2024 Mart’ında SWIFT, *paylaşılan defter (shared ledger)* modeli ile *tokenizasyon* konularını araştırdığını açıkladı. Aynı dönemde paylaşılan defter sistemlerinin veri senkronizasyonu ve işlem hızında bazı sınırlamaları olduğunu belirterek, bu eksikleri mesajlaşma tabanlı katmanlarla aşmaya yönelik yaklaşımlara dikkat çekmişti.

Bunun öncesinde, Kasım 2023’te SWIFT, Singapur Merkez Bankası’nın (MAS) ‘Guardian Project’ programı kapsamında UBS Varlık Yönetimi ve Chainlink(LINK) ile işbirliği yaparak *tokenleştirilmiş varlıklar* ile mevcut fiat para sistemlerinin entegrasyonuyla ilgili bir pilot test gerçekleştirmişti. Aynı yılın sonunda ise Kuzey Amerika, Avrupa ve Asya’daki büyük bankalarla birlikte farklı dijital varlıkları ve itibari paraları kapsayan birleşik bir *dijital varlık ödeme ağı* testine başlamıştı.

SWIFT’in bu son blokzincir atılımı, geleneksel ve dijital finans arasındaki sınırları bulanıklaştırarak *gerçek zamanlı küresel ödeme konusunda yeni bir standart sunabilir*. Mevcut ağ, taraflar arasında doğrudan para transferi yerine mesaj yoluyla işlemleri yönettiği için, bu sistemi *blokzincir altyapısıyla güçlendirmek* dijital dönüşümde kritik bir adım olarak görülüyor.