Kripto para piyasası, tarih boyunca en ‘bölünmüş’ finansal ekosistemlerden biri olarak kabul edilir. Geleneksel finans piyasalarında likidite birkaç büyük borsada yoğunlaşırken, kripto paralar 700’den fazla küresel borsada dağılmış şekilde işlem görür. Bu yapı, hem fırsatlar hem de zorluklar sunar. Ancak özellikle ‘kurumsal yatırımcılar’ için fiyat keşfini zorlaştırarak işlem kalitesini düşürebilir ve piyasa verimliliğini olumsuz etkileyebilir.
Finery Markets’in en son raporu, bu ‘bölünmüş’ yapının piyasa likiditesi, işlem maliyetleri ve yürütme verimliliği üzerindeki etkilerini analiz etti. Raporda, ‘merkezi borsalar’, ‘merkeziyetsiz borsalar’ ve ‘tezgâh üstü (OTC) piyasalar’ arasındaki yapısal farklılıklara derinlemesine değinilirken, özellikle OTC piyasalarında bölünmenin nasıl işlediği ve kurumların buna nasıl uyum sağladığı ele alındı.
Bölünmüş bir piyasada rekabet, tek bir borsa içinde değil, birden fazla borsa arasında yaşanır. Bu nedenle, her borsa kendine özgü ‘maliyet yapıları’ ve ‘likidite teşvik mekanizmaları’ sunarak farklılaşma stratejileri geliştirir. Bu durum yeniliği teşvik ederken, aynı zamanda likiditenin farklı platformlara dağılması nedeniyle işlem yürütme sürecini karmaşık hale getirip maliyetleri yükseltebilir. Özellikle OTC piyasasında bu sorun daha belirgin hale gelir.
OTC piyasası, ‘teklif bazlı fiyatlandırma sistemi’ kullanarak likidite sağlamak için karşılıklı anlaşmalar, elektronik iletişim ağları (ECN) ve akıllı emir yönlendirme sistemleri (SOR) gibi teknolojilerden faydalanır. Ancak, borsaların aksine OTC piyasalarında merkezi bir veri raporlama mekanizması bulunmaz ve likidite sağlayıcıları (LP) nedeniyle likiditenin absorbe edilmesi gibi yapısal kısıtlamalar mevcuttur. Bu da şeffaflığın azalmasıyla birlikte kurumsal yatırımcıların daha temkinli işlem yapmasını gerektirir.
Bu verimsizliği gidermek amacıyla, emir defteri bazlı işlemleri ve ‘Teklif Talebi (RFQ, Request-for-Quote)’ yöntemini birleştiren ‘hibrit yürütme modeli’ geliştirilmektedir. Bu model, emir defteri yönteminin şeffaflığını korurken, RFQ sisteminin verimliliğini bir araya getirerek daha iyi likidite sunmayı hedeflemektedir. Ancak, OTC piyasasının ödeme altyapısındaki eksiklikler önemli bir engel olarak varlığını sürdürüyor. Borsalarda işlemler dahili olarak eşleştirilip takas edilirken, OTC işlemleri harici saklama çözümlerine bağımlıdır. Bu da işlem sürelerini uzatarak karşı taraf riskini artırır. Bu nedenle, piyasanın daha geniş katılımcıları çekmesi için standart bir uygulama protokolü ve takas mekanizmasının oluşturulması gerektiği belirtiliyor.
Piyasa bölünmesi, düzenleyici ortamın gelişiminden de etkilenmektedir. Ülkeler arasındaki yasa ve düzenlemelerin farklılık göstermesi, kripto para şirketlerini her ülke için ilave lisans alma yönünde adımlar atmaya itiyor. Örneğin, Binance, CEO Richard Teng liderliğinde 21 ülkede düzenleyici onaylarını alarak kurallara uyum sağlama çabalarını artırdı.
Dahası, düzenlemelerin netleşmesi ile kurumsal fon girişinin artması bekleniyor. ABD’de Trump yönetiminin ‘kripto dostu’ politikaları bu konuda önemli bir etken olabilirken, Avrupa Birliği’nin Kripto Varlık Piyasaları Yasası (MiCA) da kurumsal katılımı teşvik edecek unsurlar arasında gösteriliyor.
BlackRock, Fidelity ve JPMorgan Chase gibi büyük finans kurumları, hali hazırda kripto para hizmetlerini piyasaya sunmuş durumda. Ayrıca, 2024’ün ilk çeyreğinde kripto piyasasında gerçekleşen birleşme ve satın alma (M&A) işlemlerinin geçtiğimiz yıla kıyasla yüzde 22 artması, kurumsal ilginin giderek yoğunlaştığını gösteriyor.
Kurumsal yatırımcıların piyasaya daha fazla girmesiyle birlikte piyasa altyapısının gelişmesi de kaçınılmaz hale geliyor. Mevcut piyasa yapısının üstesinden gelmek için daha verimli işlem yürütme modelleri ve standartlaştırılmış ödeme sistemlerine ihtiyaç duyuluyor. Bu sayede piyasanın bölünmüş yapısından kaynaklanan verimsizliklerin azaltılması ve rekabet avantajının artırılması mümkün olabilir.
Yorum 0