Ripple(XRP) ile ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu(SEC) arasındaki uzun süredir devam eden hukuki mücadele, sonunda taraflar arasında varılan bir anlaşmayla son buldu. Bu gelişme, XRP’nin halka açık piyasada bir ‘menkul kıymet’ olmadığı yönündeki kararın resmiyet kazanmasıyla, genel XRP ekosistemine yeni bir canlılık kazandırdı. Bu yeni dönemin dikkat çeken projelerinden biri ise XRP Ledger tabanlı merkeziyetsiz finans platformu XRP Tundra.
SEC, Aralık 2020’de Ripple’ın XRP satışlarını kayıt dışı menkul kıymet satışı olarak değerlendirerek dava açmıştı. Ancak 2023 Temmuz’unda Yargıç Analisa Torres, XRP’nin programatik şekilde halka açık borsalarda işlem görmesi durumunda menkul kıymet sayılmayacağı yönünde karar verdi. En nihayetinde 2025 Ağustos’unda SEC ve Ripple arasında varılan anlaşmaya göre, Ripple 125 milyon dolar (yaklaşık 1.738 milyar TL) tutarında ‘sivil ceza’ ödemeyi ve kurumsal satışlarda daha şeffaf bilgi paylaşımı yapmayı taahhüt etti. SEC, kalan tüm suçlamaları geri çekerek davayı resmen kapattı.
Bu tür bir ‘hukuki netlik’, XRP ekosisteminde birçok proje için yeni olanakların kapısını araladı. Bu sürecin öne çıkan projelerinden XRP Tundra, XRP Ledger ve Solana(SOL) altyapısını kullanan ‘çift zincirli’ bir DeFi platformu olarak öne çıkıyor. Platform, TUNDRA-S ve TUNDRA-X olmak üzere iki farklı token ile ödeme ve yönetişim işlevlerini birbirinden ayıracak şekilde tasarlandı. Dahası, Ripple davası sona ermeden önce bile Tundra, dış denetimlerle şeffaflık ve regülasyonlara uyum konularında kendisini kanıtlamıştı. Cyberscope, Solidproof ve FreshCoins gibi denetim firmaları, Tundra’nın teknik güvenliği ve kimlik doğrulama süreçlerini bağımsız şekilde doğruladı.
Özellikle sekizinci ön satış aşamasında, TUNDRA-S token’ı birim başına 0,132 dolar (yaklaşık 183 TL) fiyatla satışa sunuluyor. Yatırımcılara ek olarak %12 bonus ve TUNDRA-X token’larından ücretsiz dağıtım fırsatı da sunulması, platforma olan ilgiyi büyük ölçüde artırmış durumda. Proje ekibi ise kısa vadeli spekülasyondan çok uzun vadeli ekosistem inşasına odaklandıklarını vurguluyor.
XRP’nin yasal statüsüne ilişkin belirsizliklerin ortadan kalkması, yalnızca token’a değil, onunla entegre çalışan ödeme, saklama ve likidite hizmetlerine dair kullanım potansiyelini de artırmış durumda. XRP Tundra gibi platformlar, bu değişimlere hızla uyum sağlayarak Ripple’ın kurumsal ortak ağına paralel büyüyebilecek bir zemin oluşturuyor.
Her ne kadar piyasadaki tüm riskler ortadan kalkmasa da, XRP ekosisteminin üzerinde dolaşan en ciddi soru işaretinin kalkması büyük bir gelişme olarak değerlendiriliyor. Gelinen noktada XRP ve bağlantılı projeler açısından 'hukuki netliğin kendisi’ yeni bir büyüme katalizörü haline gelmiş durumda.
Yorum 0