World Liberty Financial(WLFI), merkeziyetsiz finans (DeFi) ile geleneksel finans arasındaki uçurumu kapatma vizyonuyla piyasaya adım attı. Ancak projenin yapısı, siyasi bağlantıları ve özellikle Başkan Trump ile olan ilişkisi, ‘merkeziyetsizlik’ iddialarının güvenilirliği konusunda soru işaretlerine yol açıyor.
WLFI'nin temel yapısı, 1 dolar değerine sabitlenmiş teminatlı bir sabit kripto para birimi olan USD1 ve buna yön veren yönetişim token’ı WLFI’den oluşuyor. Proje, Ethereum(ETH), Solana(SOL) ve BNB Chain arasındaki zincirler arası uyumluluğu Chainlink(CCIP) aracılığıyla sağlayarak, düzenleyici kurumlara uygun DeFi erişimi sunmayı hedefliyor. Bu doğrultuda saklama hizmeti sağlayıcısı BitGo ile iş birliği yaparak şeffaf rezerv denetimi mekanizmasını da devreye almış durumda.
Bu ‘hibrit model’, hem finans hem siyaset dünyasında dikkat çekse de, WLFI'nin token yapısı merkeziyetsizlik ilkesinden bir hayli uzak. Topluluk için ayrılan token miktarı %20’nin altındayken, büyük kısmı kurucu ekibin kontrolünde. Yönetişimde topluluğun etkili olduğu iddiasına rağmen, karar yetkisi büyük ölçüde merkezi bir elde toplanmış durumda.
Özellikle WLFI’nin, Başkan Trump ile bağlantılı şirketlerle olan ilişkileri sayesinde görünürlüğünü artırdığı ifade ediliyor. Ancak bu bağ, belirli bir siyasi gücün projeye aşırı etki etmesi riskini de beraberinde getiriyor. Düzenleyici denetime takılmadan geleneksel finans ile köprü kurma çabası, sonuçta merkeziyete daha yakın bir yapı doğurmuş gibi görünüyor.
Tam bu noktada, WLFI'nin sınırlı dağıtım ve şeffaflık sorunlarına karşılık ortaya çıkan alternatif bir proje dikkat çekiyor: XRP Tundra. Proje, XRP Ledger(XRPL) ile Solana(SOL) ağlarını entegre eden çift zincirli yapısı sayesinde tamamen zincir üzerinde çalışan bir altyapıya sahip. Yönetişim ve likiditeyi ayıran ‘çift token modeli’ ise diğerlerinden ayrılan en büyük özelliği. TUNDRA-S token’ı likidite ve staking için kullanılırken, TUNDRA-X token’ı ise karar alma süreçlerinde görev alıyor.
Bu yapı sayesinde, kullanıcı katılımı doğrudan etkilenmeden yönetişim daha adil bir zeminde gerçekleşiyor. TUNDRA-X ile alınan kararlar, yalnızca token miktarına göre değil, akıllı kontratlarla yapılan anlık oylama ve doğrulama süreçleriyle belirleniyor. Tüm işlem ve dağıtım ayrıntıları da halka açık şekilde paylaşılıyor.
Şu anda TUNDRA-S, 1 token başına 0,147 dolar fiyatla satışta ve 9. ön satış turu sürüyor. Toplamda 2 milyon doların (yaklaşık 26,6 milyon TL) üzerinde fon toplandı. 32 bin dolarlık ödül havuzu dağıtımıyla beraber, her satış aşamasında işlem şartları açıklandı ve veriler zincir üzerinde doğrulanabilir durumda.
XRP Tundra, merkeziyetsizliğe olan güveni artırmak adına kapsamlı dış denetim süreçlerine de başvurdu. Siber güvenlik firmaları Cyberscope, SolidProof ve FreshCoins tarafından akıllı sözleşmeleri incelenirken, kimlik doğrulaması da Vital Block üzerinden tamamlandı. Ayrıca TUNDRA-S sahipleri, tamamen akıllı sözleşmeyle çalışan ‘Cryo Vault’ staking sisteminde yıllık %20’ye varan getiri sağlayabiliyor.
WLFI ile XRP Tundra’nın karşılaştırması, DeFi ekosisteminde merkezi yapılarla doğrulanabilir şeffaflık arasında nasıl farklı güven şekillerinin oluştuğunu gözler önüne seriyor. WLFI, düzenleyiciyle dost bir sabit kripto para çözümü sunarken, güven temeli daha çok ‘bireylere olan güvene’ dayanıyor. Buna karşılık XRP Tundra, her adımı zincir üzerinde şeffaflaştırarak, merkeziyetsizliğin felsefesini kod düzeyinde uygulamaya çalışıyor.
DeFi pazarı büyüdükçe, yatırımcılar da düzenleyici uyumluluk ile yönetişimde şeffaflık arasında denge arayışına girdi. Hangisinin daha güvenilir ve sürdürülebilir bir ekosistem sağlayacağı, önümüzdeki dönemde netleşecek. Ancak gün geçtikçe daha açık hale gelen bir gerçek var: ‘doğrulanabilir şeffaflık’, artık DeFi dünyasında yeni güven standardı haline geliyor.
Yorum 0