2025'e girerken kripto para dünyasında merkezi borsalar (CEX) ve merkeziyetsiz borsalar (DEX) arasındaki *tartışmalar* yeniden alevlendi. Her iki modelin de güçlü ve zayıf yönleri daha net şekilde ortaya çıkarken, yatırımcılar hangi platformun kendileri için daha uygun olduğuna karar vermeye çalışıyor.
CEX’ler kullanıcı dostu arayüzleri ve yüksek *likidite* avantajları sayesinde yeni başlayanlar için sıkça tercih ediliyor. Ancak bu tür platformlarda varlıkların *kontrolü* bizzat kullanıcıda değil; bu da olası bir *siber saldırı* ya da *borsa iflası* durumunda risk oluşturuyor. Özellikle FTX iflası sonrası "anahtar senin değilse, coin de senin değildir" yaklaşımı yatırımcılar arasında daha çok benimsendi.
Bu riski yönetmek amacıyla birçok CEX, ‘*rezerv kanıtı*’ (Proof-of-Reserve) uygulamasına geçti. Bazı ülkelerde ise borsalara bire bir oranında *rezerv sağlama zorunluluğu* getirildi.
DEX'ler ise blokzincir üzerinde çalışan akıllı sözleşmeler ve *otomatik piyasa yapıcı* (AMM) sistemleriyle, kullanıcıların *direkt kontrol* sağladığı platformlar olarak dikkat çekiyor. İşlemler kamuya açık şekilde gerçekleştiğinden *şeffaflık seviyesi* yüksek ve sansür direnciyle küresel erişilebilirlik gibi avantajlar da sunuluyor. Buna karşın DEX’lerdeki *karmaşık kullanım süreci* ve *akıllı sözleşme açıkları* nedeniyle kullanıcılar tüm güvenlik yükünü omuzlamak zorunda kalıyor.
Hem CEX hem de DEX’ler *komisyon* yapıları açısından da farklı yaklaşımlar sunuyor. CEX'lerde işlem başına genellikle %0.1 ila %0.3 arasında ücret alınırken, çeşitli *para yatırma/çekme* ücretleri veya *kur farkları* da maliyete ekleniyor. DEX’lerde ise kullanıcılar *gaz ücreti* ve *likidite sağlayıcılara* aktarılan payları ödüyor. Özellikle geçmişte Ethereum(ETH) tabanlı DEX’lerde yüksek gaz ücretleri bir engeldi. Ancak günümüzde Arbitrum, Optimism ve Base gibi *katman-2 çözümler* sayesinde bu oranlar önemli ölçüde düşmüş durumda.
Varlık çeşitliliği açısından da iki platform arasında net farklar var. CEX’lerde genellikle sadece belli başlı coin’ler listelenirken DEX’lerde herkes kendi token’ını bir likidite havuzuna ekleyerek ticarete açabiliyor. Bu nedenle yeni *memecoin*’ler ve henüz listelenmemiş projeler ilk olarak genellikle DEX’lerde boy gösteriyor. Bu durum, özellikle yüksek riskli erken aşama kazançları hedefleyen 'degen' yatırımcılar için *çekici* bir fırsat yaratıyor.
Bu ortamda son dönemde öne çıkan trend ise *hibrit stratejiler*. Kullanıcılar, CEX üzerinden varlık satın alıp ardından bunu *merkeziyetsiz cüzdanlara* aktarıp DEX üzerinden işlem yapıyor ya da *getiri odaklı protokollere* katılıyor. Ayrıca bazı CEX’ler, platformlarına Web3 cüzdanları entegre ederek *NFT*, *DeFi* ve DEX erişimini tek bir uygulamada birleştiriyor.
Regülasyon tarafında da artık DEX’ler göz ardı edilmiyor. Avrupa Birliği ve ABD gibi bölgelerde ön arayüz (frontend) sağlayıcılarına yönelik *KYC yükümlülükleri* ve *seyahat kuralı* uygulamaları gündemde. Akıllı sözleşmelerin doğrudan regüle edilmesi teknik olarak mümkün değil ancak *erişim noktaları* hedef alınarak denetim sağlanmaya çalışılıyor.
Teknoloji tarafında ise DEX’leri daha kullanıcı dostu hale getirme çabaları sürüyor. Bu kapsamda 'hesap soyutlama' (Account Abstraction) adı verilen uygulama sayesinde kullanıcılar artık işlemlerde farklı token’larla gaz ücreti ödeme, otomatik işlem ayarlama gibi *esneklikler* elde edebiliyor. Bu gelişmelerin hayata geçmesiyle birlikte DEX’ler, CEX’ler kadar *kullanım kolaylığı* sunar hale gelebilir.
Sonuç olarak, yatırımcılar için 'daha güvenli' platform kişisel deneyimler, varlık miktarı ve güvenlik farkındalığına göre değişiyor. Birçok kullanıcı ilk adımı CEX’te atıp, zamanla sahipliğini güçlendirmek ve alternatif fırsatlara ulaşmak için DEX’e geçiş yolunu tercih ediyor. Bu da hibrit modellerin gelecekte daha fazla *benimsenmesini* mümkün kılıyor.
Yorum 0