Aptos(APT) ve Solana(SOL) kuantum tehdidine karşı hamle yaptı, Bitcoin topluluğu ikiye bölündü

Bitcoin(BTC) henüz bir kuantum bilgisayar tarafından kırılmasa da, büyük blokzincir projeleri bu olasılığa karşı şimdiden önlem almaya başladı. Aptos(APT) ve Solana(SOL), kuantum dirençli imza sistemlerini test ederek dikkat çekerken, Bitcoin topluluğunda da buna yönelik tartışmalar yeniden hız kazandı. Ancak her bir blokzincirin yaklaşımı birbirinden oldukça farklı.

Aptos, kullanıcıların isteğe bağlı olarak geçiş yapabileceği kuantum güvenli imza sistemini destekleyen yeni bir protokol önerdi. Bu yöntem, mevcut hesapları değiştirmiyor, sadece isteyen kullanıcıların yeni sisteme geçmesine olanak tanıyor. Solana ise güvenlik şirketi Project Eleven ile iş birliği yaparak, performans kaybı olmadan kuantum dirençli imza sisteminin uygulanabilirliğini testnet aşamasında değerlendiriyor.

Diğer yandan Ethereum(ETH) kurucu ortağı Vitalik Buterin, yakın zamanda yaptığı açıklamada kuantum bilgisayar tehdidini bir ‘mühendislik problemi’ olarak nitelendirdi ve çok düşük ihtimaller bile olsa erkenden hazırlıklı olunması gerektiğini vurguladı. Buterin, 2030 yılı öncesinde kuantum bilgisayarların mevcut açık anahtar şifreleme sistemini kırma ihtimalini yaklaşık yüzde 20 olarak tahmin ederken, sistem değişiminin yıllar alacağını ve bu yüzden ‘kesin ispatı beklemenin’ tehlikeli olabileceğini belirtti.

Bitcoin cephesinde kullanılan temel şifreleme yöntemi, özel anahtardan türetilen açık anahtarlarla çalışan ‘eliptik eğri kriptografisi (ECC)’. Sorun şu ki, Bitcoin’de bazı işlemler sırasında bu açık anahtar zincir üstünde açıkça görülebiliyor. Eğer yeterince güçlü bir kuantum bilgisayar Shor algoritmasını çalıştırabilirse, açık anahtardan özel anahtarı tahmin ederek fonlara erişebilir. Bu, zincir üzerindeki normal işlem gibi görünebileceği için takip edilip engellenmesi zor.

Buna rağmen, Bitcoin topluluğunda bu tehdidin ne kadar ciddi kabul edilmesi gerektiği konusunda derin görüş ayrılıkları var. Blockstream CEO’su Adam Back, kuantum tehdidin onlarca yıl ötede olduğunu ve ‘gereksiz korku’ yaratmanın piyasada olumsuz etki doğurabileceğini söylüyor. Ona göre bu tür tartışmalar piyasa istikrarını bozabilir.

Öte yandan bazı yatırımcılar ve araştırmacılar, özellikle uzun vadeli değer deposu olarak görülen Bitcoin'in bu tür düşük ihtimalli riskleri bile göz ardı etmemesi gerektiğini savunuyor. Castle Island Ventures’tan Nic Carter, önde gelen geliştiricilerin kuantum tehdidini küçümsemesinin olumsuz sinyal olduğunu belirtirken, Bitcoin Politikaları Enstitüsü’nden Craig Warmke ise bu konudaki sessizliğin sermaye çıkışını artırabileceğine dikkat çekiyor.

Şu anda mevcut hiçbir kuantum bilgisayar, Bitcoin ya da herhangi bir blokzincire doğrudan saldırı yapabilecek seviyede değil. Ancak ‘kuantum tehdidine yaklaşım biçimi’ bile piyasada önemli etkiler doğurabiliyor. Aptos, Solana ve Ethereum gibi projeler, sessiz sedasız teknik testlerle güvenliği artırırken, Bitcoin’deki tartışmalar doğrudan fiyat ve güven unsurlarına yansıyor.

Bitcoin özelinde kilit nokta, kuantum tehdidinin kendisinden ziyade topluluğun bu tehdidi ‘nasıl dile getirdiği’. Bu konu teknik yönün ötesinde bir piyasa psikolojisi ve uzun vadeli güven inşası meselesi haline gelmiş durumda. ‘Kuantum direnç’ tartışmaları, Bitcoin’in teknik yol haritası kadar, yatırımcı psikolojisini ve piyasa değerini de şekillendiren kritik bir konu haline geldi.