Teknolojinin hızlı gelişimi karşısında daha kapsamlı ve tutarlı bir düzenleyici yaklaşımın gerekliliği vurgulanıyor. Özellikle yapay zeka(AI), Web3 ve robotik gibi hızla değişen alanlarda, sadece bireysel teknolojilere odaklanan düzenlemeler yerine bütüncül bir regülasyon sistemine ihtiyaç olduğu belirtiliyor.
Avrupa Birliği(AB) tarafından hazırlanan AI Yasası 2024 yılının Ağustos ayında yürürlüğe girmiş olsa da, şimdiden güncel gelişmelere ayak uydurmakta zorlandığı eleştirileri yapılıyor. Örneğin, 2021’de taslağı oluşturulurken, üretken yapay zeka(GenAI) ve gelişmiş AI ajanları göz önünde bulundurulmamıştı. Ancak ChatGPT gibi araçların yaygınlaşması sonrasında, düzenlemeye 2023 yılının Haziran ayında ek hükümler (madde 28b) dahil edildi.
Mevcut düzenleyici yaklaşımın teknoloji ekosistemi için fazla parçalı ve karmaşık olduğu yönünde eleştiriler de var. AI, AB’nin AI Yasası ile, Web3 ve kripto varlıklar MiCA kapsamında, siber güvenlik ise AB Siber Güvenlik Yasası gibi farklı düzenleyiciler tarafından ele alınıyor. Ancak bu parçalı yapı, hem şirketler hem de kullanıcılar için gereksiz karmaşıklık yaratıyor ve teknolojik gelişmelerin bütünsel şekilde desteklenmesini zorlaştırıyor.
Bu nedenle kapsamlı bir düzenleyici modelin gerekliliği giderek daha fazla kabul görüyor. AI, Web3 ve kuantum bilişim gibi teknolojiler sıklıkla birbirini tamamlayan yapılar olarak kullanılıyor ve bunları ayrı ayrı düzenlemek pratikte etkili olamayabiliyor. Örneğin, yapay zeka, blokzincir teknolojisi ile birleşerek daha güvenilir algoritmalar ortaya çıkarabilirken, blokzincir ise AI destekli çözümlerle güvenlik ve verimliliğini artırabilir.
Yeni nesil teknoloji düzenlemeleri konusunda alternatif bir yaklaşım olarak "Truth in Technology Act (Gerçek Teknoloji Yasası)" önerisi gündeme geldi. 1933 tarihli ABD Menkul Kıymetler Yasası’ndan ilham alınarak hazırlanan bu model, teknoloji sektöründe şeffaflık ve dürüstlüğü esas alan küresel bir düzenleyici çerçevenin oluşturulmasını hedefliyor. Böyle bir düzenleme, yeni teknolojilerin etik ve güvenli bir şekilde gelişmesini sağlarken, aynı zamanda şirketlerin kullanıcı güvenini artırmasına katkıda bulunabilir.
Sonuç olarak, teknoloji düzenlemelerinin geçmiş olaylara tepki vermek yerine, geleceği öngörerek şimdiden şekillendirilmesi gerektiği konusunda ortak bir görüş oluşuyor. Küresel iş birliği ile esnek ve sürdürülebilir bir düzenleyici model geliştirilmesi halinde, teknoloji inovasyonunun güvenlik ile dengeli şekilde ilerleyerek tüm endüstri için uzun vadeli faydalar yaratması mümkün olabilir.
Yorum 0