SEC’in yeni yaklaşımı kripto düzenlemelerinde küresel dönüşüm başlattı

2025 yılı başından itibaren ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu’nun (SEC) yaklaşımının hızla değişmesiyle birlikte, küresel kripto para düzenlemelerinde önemli bir dönüm noktasına girildi. Tiger Research’ün son raporuna göre, SEC’in cezai yaptırımlara dayalı yaklaşımının daha fazla iş birliğine dayanan bir modele yönelmesi, bu etkiyi Asya’nın önde gelen ekonomilerine de taşıdı ve böylece küresel kripto ekosistemindeki düzenleyici yapının yeniden şekillenmesine neden oldu.

SEC’teki bu politika değişimi, Başkan Trump’ın yeniden seçilmesi ve Paul Atkins’in SEC başkanlığına aday gösterilmesinin ardından başladı. Geçici Başkan Mark Uyeda liderliğinde SEC, ‘yaptırım odaklı düzenleme’ anlayışından uzaklaşıp, sektörle diyalog ve uygulamayla ilgili yeni organizasyonlar oluşturarak iş birliği temelli bir yol izlemeye başladı. Bu stratejinin en dikkat çeken örnekleri arasında SAB 121 kurallarının iptal edilmesi ve kriptoya özel görev gücünün kurulması bulunuyor. Bu gelişmeler, sadece ABD’deki kripto para şirketleri ve yatırımcılar için ‘olumlu’ bir sinyal olmakla kalmıyor, aynı zamanda Asya başta olmak üzere diğer bölgelerdeki düzenleyicilerin yaklaşımında da ciddi değişimlere yol açıyor. Tiger Research’e göre, SEC’in yeni yönelimi küresel düzenleyici eğilimlerin referans noktası haline gelirken, bu durum sadece ABD pazarıyla sınırlı kalmayıp Asya genelinde yapısal bir düzenlemeye dönüşüyor.

Bu değişim üç temel aktörde belirgin şekilde hissediliyor: bireysel yatırımcılar, risk sermayesi şirketleri ve düzenleme kurumları. Yatırımcılar yasal olarak kendi ülkelerinin kurallarına göre işlem yapıyor olsa da, ABD kaynaklı haberlere karşı oldukça ‘duyarlı’ davranıyor ve bu durum psikolojik ve bilgi temelli bir bağımlılık yaratıyor. SEC’in politikalarındaki esnekleşme beklentisi ile birlikte, “ABD merkezli projelerin önü açılacak” şeklindeki bir anlatı piyasayı etkisi altına almış durumda. Trump’ın yeniden seçim kazanmasının ardından bu eğilim daha da güçlenmiş görünüyor ve buna bağlı olarak Asya’daki kripto piyasasının zihinsel odağı da ABD’ye kayıyor.

Yatırım cephesinde de büyük kaymalar yaşanıyor. Tiger Research’ün Galaxy Research verilerine dayandırdığı bulgulara göre, 2024 yılı boyunca SEC’in sert tavrı, sermayenin Hong Kong gibi daha ‘düzenleme dostu’ bölgelere akışına neden olmuştu. Ancak şu an, yatırımın yeniden ABD’ye yönelme eğiliminde olduğu görülüyor. Örneğin kripto odaklı risk sermayesi şirketi a16z, İngiltere operasyonlarını geri çekerek ABD merkezli stratejisini pekiştirdi. Özellikle yapay zeka ve kriptonun kesişim noktalarında, ABD merkezli projelere daha fazla fon ayırmayı planlıyorlar.

Ancak asıl önemli olan, Asya ülkelerindeki düzenleyici hazırlıklar. Japonya, sabit kripto paralarla ilgili yasal çerçeve doğrultusunda lisans verme sürecini başlattı. Güney Kore ise kurumların kripto piyasasına katılımına sınırlı da olsa kapı açma yolunda ilerliyor. Singapur ve Hong Kong ise zaten uluslararası düzeyde rekabetçi düzenleme ortamlarını kurmuş durumda. Malezya ve Vietnam gibi Güneydoğu Asya ülkeleri de benzer düzenleme çabalarını inceliyor. Bu durum, SEC’in attığı adımların sadece dışsal bir etki olmadığını, aynı zamanda ülkelerin politika oluşturma süreçlerinde bir ‘yol gösterici’ işlevi gördüğünü ortaya koyuyor.

Her ne kadar büyük bir dönüşüm yaşansa da, SEC içinde Caroline Crenshaw gibi isimlerden gelen karşıt görüşler nedeniyle politika tutarlılığı konusunda soru işaretleri halen mevcut. Buna rağmen tarihsel olarak eşi benzeri görülmemiş düzeydeki yapıcı yaklaşım sayesinde, artık düzenlemeler ‘baskı’ değil, piyasa gelişimi için bir ‘başlangıç noktası’ olarak değerlendiriliyor. Özellikle Tiger Research, ABD'nin yeni yaklaşımının kripto sektörüne taze bir ‘büyüme ivmesi’ kazandıracağını vurgularken, düzenleme ile inovasyon arasında yeni bir denge döneminin başladığını belirtiyor.

Sonuç olarak SEC’teki bu politika değişikliği sadece kurumsal bir yön değişikliği değil, küresel kripto para ekosisteminin temelini etkileyen derin bir dönüşüm olarak öne çıkıyor. Asya ülkeleri bu fırsatı değerlendirerek kendi düzenleme esnekliklerini artırma ve rekabet güçlerini sürdürme yönünde hızla adım atıyor. Bu da yakın gelecekte dijital varlık piyasasının daha net ve tutarlı düzenleyici çerçeveler altında şekilleneceğini gösteriyor.