Telegram, AB'nin şifreleme düzenlemesine karşı: Avrupa'dan çekilebiliriz

Telegram’ın CEO’su Pavel Durov, Fransa başta olmak üzere Avrupa Birliği(EU) ülkelerinde kullanıcı gizliliğini tehdit edecek şekilde hız kazanan mesajlaşma uygulamalarına yönelik yeni düzenleme girişimlerine karşı ciddi endişelerini dile getirdi. Durov, eğer Avrupa Birliği’nin sunduğu ‘şifreleme sistemlerine arka kapı(backdoor) eklenmesi’ talebi yasalaşırsa, Telegram’ın bazı ülkelerden çekilebileceğini açıkça ifade etti.

Durov bu açıklamayı 21’inde kendi Telegram kanalı ‘Du Rove’s channel’ üzerinden yaptı. Paylaşımında, “Avrupa’daki hükümetler, mesaj şifreleme standartlarını zayıflatmak için çeşitli yollarla kullanıcı bilgilerine sınırsız erişim sağlamayı planlıyor” diyerek, bunun ‘temel dijital gizliliğe yönelik ciddi bir tehdit’ olduğunu vurguladı. Avrupa Birliği yetkilileri, suç soruşturmalarında yargı mercilerinin mesajlara erişimini kolaylaştırmak amacıyla, mesajlaşma servislerine ‘arka kapı teknolojisi’ entegre edilmesini talep ediyor.

Durov, bu taleplerin yasal zorunluluk haline gelmesi durumunda Telegram’ın bu ülkelerde faaliyet göstermesinin mümkün olmayacağını belirtti. Şirketin, kuruluşundan bu yana kullanıcı güvenliğini öncelik haline getirdiğini kaydederek, “Hiçbir hükümet baskısı bizi şifreleme teknolojisinden vazgeçiremez” şeklinde konuştu.

Bu açıklama, özellikle Fransa olmak üzere pek çok AB üyesi devletin son dönemde ‘ulusal güvenlik’ ve ‘soruşturma kolaylığı’ gerekçeleriyle gizlilikten ödün verilmesini savunan bir tutum içine girmesi üzerine geldi. Sektör kaynaklarına göre, eğer bu talepler hayata geçirilirse yalnız Telegram değil, WhatsApp, Signal gibi diğer popüler şifreli mesajlaşma uygulamaları da Avrupa pazarında zorlu kararlarla karşı karşıya kalabilir.

Uzmanlar da bu sürece karşı endişeli. Şifreleme sistemlerinin kaldırılmasının mesajlaşma uygulamalarının temel işleyiş mantığını ve güvenliğini ciddi biçimde zedeleyeceğini belirtiyorlar. Dijital haklar organizasyonu Uluslararası Gizlilik Komitesi(International Privacy Committee), Fransa’nın bu yaklaşımının küresel düzenleyici kurumlara ‘olumsuz bir örnek’ oluşturabileceği uyarısında bulundu.