Online ortamda kullanıcıların mahremiyetini koruyarak yaş doğrulaması yapmak, dijital toplumun uzun süredir çözülemeyen sorunlarından biri olarak öne çıkıyor. Özellikle son dönemde reşit olmayan bireylerin internet erişimini kısıtlama yönündeki küresel eğilimler güçlenirken, kullanıcı verilerini minimum düzeyde işleyen *kimlik doğrulama sistemleri* için talep hızla artmış durumda. Bu noktada, *sıfır bilgi kanıtı* yani *Zero-Knowledge Proofs (ZKP)* teknolojisi dikkatleri üzerine çekiyor. Kullanıcının adını ya da doğum tarihini dahi açıklamadan yetişkin olduğunu kanıtlamasına olanak tanıyan bu sistem, veri gizliliği ile yasal yükümlülükler arasında dengeli bir çözüm olarak değerlendiriliyor.
Son dönemde Avustralya, ABD'nin Florida eyaleti ve Çin gibi ülkelerde gençleri korumaya yönelik internet düzenlemeleri birbiri ardına hayata geçiriliyor. Ancak mevcut yaş doğrulama yöntemleri genellikle iki uç noktada sıkışmış durumda. Kişisel beyana dayalı sistemler oldukça açık verirken, kimlik yüklemeye dayalı yöntemler kullanıcıların mahremiyetini aşırı derecede ihlal ediyor. Örneğin ABD'nin Louisiana eyaletinde uygulamaya konulan *yetişkin içeriğe erişim* yasası, kullanıcılardan kimlik fotokopisi istemekteydi; bu da anayasal hak ihlali şikayetleriyle sonuçlandı. Platformlar ve kamu otoriteleri halen kullanıcı haklarını koruma ile çocukları tehlikelerden uzak tutma arasında sağlıklı bir çizgi bulmakta zorlanıyor.
Alternatif olarak biyometrik tanıma ya da kullanıcı davranış analizine dayalı yapay zeka sistemleri gündeme gelse de, bu çözümler `doğruluk` sorunlarının yanı sıra *gözetim toplumuna geçiş* yönündeki endişeleri arttırıyor. Üstelik biyometrik veriler değiştirilemez yapısı nedeniyle sızdırıldığında *geri dönüşü olmayan zararlar* doğurabiliyor. İşte bu nedenle, kullanıcı hakkında en küçük veriyi bile paylaşmadan belirli kriterleri karşılayıp karşılamadığını kanıtlayabilen ZKP, umut vadediyor.
ZKP teknolojisi şu prensiple çalışıyor: Güvenilir bir kurum kullanıcının yaşını doğruladıktan sonra, kullanıcının reşit olduğunu kanıtlayan ancak kimliğini ortaya koymayan bir *kriptografik delil* oluşturuyor. Bu doğrulama sayesinde ilgili web sitesi, herhangi bir *kişisel veriye erişmeden* kullanıcıya hizmet sunabiliyor. Böylece Google($GOOGL), Meta, WhatsApp gibi büyük platformlar için *veri sızıntısı* riski de önemli ölçüde azalıyor.
Yine de ZKP her derde deva bir çözüm değil. Uygulamasının teknik olarak karmaşık olması, yüksek işlem gücü gerektirmesi ve hukuki altyapının yetersizliği gibi zorluklar hala aşılmış değil. Özellikle düzenleyici kurumlar, *fiziksel kimlik belgeleri* yerine *şifreleme temelli kanıtlara* dayanmayı henüz tam anlamıyla benimsemiş değil. Ayrıca, adli soruşturmalar ya da ulusal güvenlik incelemelerinde kullanıcı bilgisine ihtiyaç duyulabilecek durumlar, teknolojinin temel ilkeleriyle çelişebiliyor.
Buna karşın, teknolojik gelişmeler hızla ilerliyor. ‘Noir’ gibi özel olarak geliştirilen programlama dilleri sayesinde ZKP sistemlerinin kurulumu daha kolay hale gelmiş durumda. Açık kaynaklı, blokzincir tabanlı cüzdanlar ve kimlik doğrulama altyapıları da giderek olgunlaşarak daha geniş çapta kullanılabilir hale geliyor. Tek bir ZKP ile **tüm internetteki hizmetlere güvenli erişim** sağlanması yakın gelecekte mümkün görünüyor.
Bugün Google gibi dev platformlar bu teknolojiyi benimsemeye başlarken, bu yönelimin *dönüm noktası* olduğunu söylemek mümkün. Ancak gerçekten anlamlı bir dijital kimlik dönüşümü, merkezi yapılar yerine kullanıcının bilgileri üzerinde tam hakimiyete sahip olduğu *blokzincir temelli, merkeziyetsiz sistemlerle* mümkün olacak.
Mahremiyetin giderek daha fazla tehdit altında olduğu dijital çağda, ZKP hem kullanıcı haklarını gözeten hem de platformların sorumlu hareket etmesini teşvik eden *gelecek odaklı* bir çözüm olarak öne çıkıyor.
Yorum 0