Tron(TRX) kurucusu Justin Sun, kısa süre önce Blue Origin’e ait New Shepard(NS-34) uzay aracıyla Dünya yörüngesinin dışına çıkarak tarihe geçti. Bu gelişmenin ardından, kripto dünyasının bir diğer önemli ismi Binance kurucusu Changpeng Zhao(CZ)'nun da uzaya gidip gitmeyeceği konusu gündem oldu. Justin Sun’ın bu yolculuğu, kripto sektöründen bir ismin uzaya çıkan ilk örneklerinden biri olarak dikkat çekti. Olayın ardından toplulukta “Sıradaki ‘uzay yolcusu’ kim olur?” sorusu konuşulmaya başlandı.
Bir sosyal medya kullanıcısı, X (eski adıyla Twitter) platformunda “Justin Sun uzaya çıktı. CZ de gider mi?” şeklinde bir paylaşım yaptı. CZ ise bu soruya mizahi ama açık bir dille yanıt verdi. “Ancak Elon Musk’tan sonra gidebilirim. Emin değilim ama en azından ondan önce gitmeyeceğim kesin” ifadelerini paylaştı. Ayrıca uzay yolculuğu konusunda ‘erken benimseyen birisi’ olmadığını da belirtti.
CZ’nin verdiği bu yanıt, yalnızca bir espri olarak kalmadı, aynı zamanda onun yeni teknolojilere temkinli yaklaşımını da öne çıkardı. CZ, X üzerinden yaptığı açıklamada uzaya gitme konusundaki tutumunu yineleyerek, “Belki Elon’dan sonra… Ama ondan önce kesin gitmem” ifadesiyle kararlı bir duruş sergiledi. Bu yorum, onu Başkan Trump veya Elon Musk gibi teknolojiye öncülük eden figürlerden ayıran bir yaklaşımı yansıtıyor. CZ daha çok süreci izleyen, doğrudan atılmak yerine etkinliği gözlemleyen bir taraf olarak değerlendirilebilir.
Elbette bu tarz uzay tartışmaları gündemde kısa süreli bir parıltı olarak da kalabilir. Ancak önde gelen blokzincir projelerine yön vermiş bir ismin uzay yolculuğuna çıkması, bu endüstrinin yalnızca ‘sanal’ boyutla sınırlı olmadığını, aynı zamanda ‘gerçek dünya’ ile olan bağlantısını genişlettiğini ve sembolik olarak bir sınır ötesine işaret ettiğini ortaya koyuyor.
Öte yandan CZ, yakın zamanda Binance’nin web tabanlı cüzdan ürünü olan Binance Wallet Web’in tanıtımını yaptı. Kullanıcı dostu olacak şekilde geliştirilen bu ürün, Binance’nin kendi ‘anahtarsız (self-custodial)’ teknoloji altyapısıyla çalışıyor. En dikkat çeken özelliği ise ‘Güvenli Otomatik İmza (Secure Auto Sign, SAS)’ sistemi. Bu sistem sayesinde kullanıcılar bir işlemi onayladıktan sonra, imzalama işlemini bir hafta boyunca tekrar etmeksizin işlem gerçekleştirebiliyor. Ayrıca SAS, donanımsal güvenliği ön planda tutan bir ‘Güvenli Yürütme Ortamı (TEE)’ üzerine kurulu. Böylece hem özel anahtarlar fiziksel olarak korunuyor hem de kullanıcılar varlıkları üzerindeki tam kontrolü sürdürebiliyor.
Bu teknik ilerlemeler, CZ’nin önceliğinin uzaya çıkmak değil, doğrudan kullanıcı deneyimini iyileştirmek ve zincir üzerindeki etkileşimi güçlendirmek olduğunu ortaya koyuyor. Rakipleri uzay yarışına katılırken, CZ’nin odağında halen ‘yeryüzündeki’ blokzincir devrimi yer alıyor.
CZ’nin bir gün uzay aracına binip binmeyeceği henüz belirsiz. Ancak şu bir gerçek: Şu anda onun ağırlığını koyduğu yer, yeryüzündeki ‘onchain’ inovasyonlar ve kullanıcı dostu çözümler.
Yorum 0