Bitcoin(BTC) yalnızca bir tasarruf aracı mı? Uzmanlar uyarıyor: Harcama yapılmazsa potansiyel kaçıyor

Bitcoin(BTC)’i yalnızca bir ‘tasarruf aracı’ olarak görmek, kripto para biriminin asıl potansiyeline ulaşmasını engelleyebilir. Özellikle ‘Hodl’ yani uzun vadeli elde tutma stratejisinin körü körüne benimsenmesi, Bitcoin’in ilk ortaya çıktığı zaman hedeflenen **‘elektronik nakit’** özelliğini geri planda bırakıp onu sadece bir değer saklama aracı haline getirme riski taşıyor.

MoneyBadger CEO’su Carel van Wyk, yakın zamanda yayımladığı bir yazıda, Bitcoin’i yalnızca ‘kötü parayı (devletin itibari para birimi) harca, iyi parayı (Bitcoin) biriktir’ anlayışıyla kullanan stratejilerin hatalı olduğunu belirtti. Van Wyk’a göre, zaten ulusal para birimleri büyük ölçüde değer kaybına uğramış ülkelerde insanların Bitcoin’i aktif bir şekilde kullanması gerekiyor. Özellikle Güney Afrika gibi siyasi çalkantıların ve para biriminin değer kaybının yoğun olarak hissedildiği ülkelerde, Bitcoin’in günlük hayata entegrasyonu kritik önem taşıyor.

Satoshi Nakamoto’nun 2008 yılında yayımladığı beyaz kitapta tanımladığı **‘kişiler arası elektronik para sistemi’** fikri, günümüzde çoğunlukla yatırım odaklı bir yaklaşıma dönüşmüş durumda. Kullanıcıların çoğu Bitcoin’i bir **ödeme aracı** gibi değil, yatırım yapılacak bir varlık olarak gördüğü için, gerçek dünya kullanım oranı düşüyor. Bu durum düzenleyicilerin Bitcoin’i **‘bir para birimi değil, bir varlık’** olarak sınıflandırmasına neden olarak kısır döngü yaratıyor.

Bitcoin’in günlük kullanımda benimsenmemesinin ardındaki nedenler açık. Tutkunlar mağazaların Bitcoin ile ödeme kabul etmesini istese de, kullanıcılar bu seçeneği kullanmıyor. Talep az olduğu için işletmeler de bu ödeme yöntemini devre dışı bırakıyor. Gerçekten de Güney Afrika’daki ödeme platformu PayFast, 2014 yılında Bitcoin ile ödeme kabul etmeye başlamış ancak 2019’da yetersiz kullanım nedeniyle bu hizmeti durdurmuştu.

Yatırımcıların “zamanla Bitcoin kendiliğinden yaygınlaşır” yönündeki iyimser yaklaşımları, bu süreci daha da geciktiriyor. Kısa vadeli fiyat düşüşlerinden endişe ederek harcamaları ertelemek, aslında bugünkü Bitcoin’in ‘para’ olarak varlığını reddetmek anlamına geliyor yorum.

Van Wyk, **‘tasarruf ve harcamayı birlikte sürdüren stratejilerin’** Bitcoin’in gerçek kullanımını artırabileceğini savunuyor. İki ayrı cüzdan kullanarak birini birikim, diğerini günlük harcamalar için ayırmayı öneriyor. Bu yöntemin vergi raporlamasında da kolaylık sağlayacağını belirtiyor.

Harcamalar doğrudan pazar talebini teşvik ediyor. İnsanlar kahve alırken, market harcaması yaparken veya küçük ölçekte alışverişlerde Bitcoin’i kullanırsa, işletmeler de bu ödeme aracını kabul etmeye daha istekli hale geliyor. Güney Afrika’daki bazı ödeme şirketleri, Bitcoin harcamalarına karşılık **%10’luk nakit iadesi** sağlarken, Binance de QR kod ile yapılan ödemelere **%50’ye varan geri ödeme** sunarak bu eğilimi destekliyor. Döviz kuru çevirme, banka gecikmeleri ve bürokratik engellerin olmaması da kullanıcılar için tercih sebebi oluşturuyor.

Elbette her Bitcoin işleminin kullanıcı tarafından vergi beyanına tabi olması ciddi bir engel. Ancak Avustralya’daki gibi bazı ülkelerde düşük tutardaki işlemlerin ‘vergilendirilmez bireysel kullanım’ olarak sınıflandırılması, daha fazla kişiyi harcamaya teşvik edebilir. Böyle bir yaklaşım benimsenirse, Bitcoin’in **tüketim temelli** kullanım alanı genişleyebilir.

Sonuç olarak, Bitcoin’in gerçekten bir ‘nakit sistemi’ olmasını istiyorsak, şu anda harcamaya başlamak gerekiyor. Sadece ‘elde tutmak’ artık yeterli değil.