Küresel yatırım şirketi MEXC Ventures, yayımladığı son raporda, ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu’nun(SEC) ‘aracı’ ve ‘borsa’ kavramlarını büyük ölçüde genişletmesiyle birlikte, *DeFi* (merkeziyetsiz finans) ve *NFT* ekosistemlerinin eşi görülmemiş bir düzenleyici baskı altında olduğunu belirtti. Özellikle algoritmalar ya da akıllı sözleşmeler üzerinden işleyen otomatik sistemlerin de bu kapsama alınması, *düzenlemelere uyum* ve *merkeziyetsizliği koruma* arasındaki çıkmazı daha da derinleştirirken, sektör genelinde endişeleri artırmış durumda.
SEC, 2025 yılı Ekim ayında mevcut menkul kıymet yasaları kapsamındaki “aracı” ve “borsa” tanımlarını yeniden yorumlayarak, iletişim protokolleri, merkeziyetsiz platformlar ve otomatik piyasa yapıcı yazılımlar gibi alanları da içeren yeni kılavuzlarını paylaştı. Bu kapsamda Uniswap, Curve ve Aave gibi DeFi protokollerinin ve bunların işletmecilerinin, lisanslama, *KYC/AML* (Müşterini Tanı ve Kara Para Aklamayı Önleme) sistemleri ve işlem raporlama gibi karmaşık regülasyon süreçlerine tabi olma ihtimali öne çıkıyor. MEXC Ventures raporuna göre, bu adımlar, merkeziyetsiz platformları Nasdaq veya Coinbase gibi merkezi borsalarla aynı düzenleme düzlemine yerleştirme niyetinin yansıması olarak okunuyor. Bu da küresel *Web3* sektöründe yepyeni bir düzen oluşabileceğine işaret ediyor.
Yeni düzenleyici yaklaşım, NFT alanında da ciddi sarsıntılara yol açıyor. SEC, parçalı NFT’ler ve gelir modeli içeren dijital varlıkları menkul kıymet olarak niteleyebileceğini bildirirken, bu varlıkların ticaretine olanak sağlayan platformları da ‘borsa’ olarak sınıflandırabileceğine dikkat çekti. Blur, OpenSea ve Magic Eden gibi büyük NFT pazar yerlerinin regülasyon kapsamına alınabileceği belirtilirken, bu platformların hukuki yapılarını ve işlem altyapılarını gözden geçirmeleri kaçınılmaz hale geldi. MEXC Ventures, bu noktada “merkeziyetsizlik” gibi teknik tanımlamaların hangi yasal zeminde nasıl sınıflandırılacağına dair net rehberlerin artık şart olduğunu vurguladı.
Bu düzenleyici adımlara karşılık *Web3 topluluğu* geniş çaplı tepkiler göstermekte. Blockchain Derneği ve Coin Center, yalnızca açık kaynak kodu geliştiren kişilerin *finansal aracı* olarak sınıflandırılmasının *teknolojik ilerlemenin kriminalize edilmesi* anlamına geldiğini söyledi. Bazı DeFi geliştiricileri ise merkezi otoritesi olmayan protokol yapıları, *ZK (sıfır bilgi) kanıt* temelli kimlik doğrulama sistemleri ve yurt dışı merkezli *DAO*’lar aracılığıyla uyumdan kaçış yolları arıyor. Özellikle *yerli ve yabancı merkeziyetsiz yapıların*, yeni regülasyonlara uyum sağlayabilecek şekilde mimari modellerini dönüştürmesiyle birlikte, merkeziyetsiz hizmetlerin geleceğinde temelden bir yeniden yapılanma ihtimali konuşuluyor.
ABD'nin bu katı tutumu, *küresel regülasyon ortamı* tarafından dikkatle izleniyor. Avrupa Birliği, daha detaylı düzeyde kurallar getirerek merkeziyetsiz finansın *özerkliği ve kontrolü* arasında denge kurmak adına aktif tartışmalar başlatırken, Birleşik Krallık daha esnek bir çerçeveyle saklama hizmeti sunmayan işletmelere yönelik düzenlemeler geliştiriyor. Diğer yandan Singapur ve Hong Kong ise daha net lisans sistemleriyle Web3 şirketlerini çekme yarışında öne çıkmakta. MEXC Ventures, bu farklılaşan regülasyon anlayışlarının, *dijital varlık yatırımları* ve *blokzincir yeteneklerinin göçü* açısından belirleyici olacağını öngörüyor.
Bu gelişmeler, DeFi ve NFT geliştiricileri için hukuki risklerin daha ciddi şekilde ele alınması gerektiğinin ve *regülasyon dostu protokol tasarımlarına* geçişin zorunlu hale geldiğinin altını çiziyor. Mimari yaklaşımlarda *DAO tabanlı yönetişim*, şeffaf *on-chain karar alma süreçleri* ve açık kaynaklı merkeziyetsiz uygulama arayüzleri gibi kavramlarla sorumluluğun dağıtıldığı yapılar daha fazla ön plana çıkabilir. Yatırımcılar açısından ise kısa vadede *likidite daralması* ve *fiyat oynaklığı* gibi riskler oluşabilirken, uzun vadede *DID (merkeziyetsiz kimlik)*, otomatik regülasyon sistemleri ve ZK tabanlı doğrulama teknolojilerine yönelik yoğun talep oluşması bekleniyor.
SEC’nin bu geniş kapsamlı düzenlemeleri, “kod da yasa gibi düzenlenmeli mi?” sorusunu yeniden gündeme taşıyor. Bu durum, sadece teknolojik bir mesele değil, aynı zamanda *küresel politika yapımında bir paradigma değişimi* ihtiyacına işaret ediyor. Hem düzenleyici netliğin sağlandığı hem de teknolojik açıklık ve şeffaflığın korunduğu bir denge kurmak gerektiği yönündeki görüşler daha sık dile getiriliyor. MEXC Ventures, bu değişimlerin kısa vadede bazı karmaşalara neden olabileceğini ifade etmekle birlikte, sürecin uzun vadede *regülasyon uyumlu yenilikleri* teşvik edebileceğini ve daha güvenli, esnek bir Web3 ekosistemi kurmak adına küresel düzeyde işbirliği gerektiğini vurguladı.
Yorum 0