Blokzincir endüstrisinin temel yapısı köklü bir değişim sürecine girdi. Eskiden geliştiriciler, Ethereum(ETH), Solana(SOL) veya Cosmos(ATOM) gibi farklı işlev ve hedeflere sahip Katman 1 (L1) blokzincir ağlarından birini seçerek merkeziyetsiz altyapılara dayanan projeler inşa ediyordu. Ancak son dönemde şirketlerin kendi L1 ağlarını kurmaya başlamasıyla birlikte kripto para ekosistemi stratejik bir dönüşüm sürecine girmiş durumda.
Bu yeni yönelimin çarpıcı örneklerinden biri küresel ödeme şirketi Stripe. Stripe, kısa süre önce yatırımcı Paradigm ile birlikte sadece ödeme odaklı yeni bir Katman 1 blokzincir ağı olan Tempo’yu geliştirdiğini duyurdu. Bu ağ, yalnızca ödeme sistemlerinden ibaret olmayıp, *ödeme sürecinin görünmez çözüm katmanını* şirketlerin doğrudan kontrol edebileceği altyapıya dönüştürmeyi hedefliyor. Komisyon ücretlerinden işlem kesinliğine ve çalışma süresine kadar her şey şirket tarafından belirlenen çerçevede şekilleniyor. Bu durum, 20 yılı aşkın süre boyunca biriken ödeme altyapısı bilgisinin kripto alana transfer edilmesi anlamına geliyor.
Bu gelişme yalnızca teknolojik bir ilerleme değil, aynı zamanda *blokzincirin ‘tarafsızlık’ ilkesini tehdit eden şirket odaklı yapının yükselişini* de gösteriyor. Gerçekten de Coinbase’in Base ağı ya da Binance’in BNB Chain ağı gibi halihazırda birçok proje şirket içinden kontrol edilen bir modele geçmiş durumda. Şimdi bu yapıya Stripe da dahil oldu ve böylece *izinli (permissioned) zincirlerin etkisi* giderek artmaya başladı.
Elbette tüm L1 projeleri bu kurumsal yapının içine dahil edilmiş değil. *Bitcoin(BTC) gibi merkeziyetsiz ağlar, hâlâ regülasyonların dışında kalarak inovasyon üretmeye devam ediyor.* Gizlilik ve değiştirilemezlik ilkelerini savunan yeni projeler de bu merkeziyetsiz alanı ayakta tutuyor. Ancak regülasyon baskısıyla karşı karşıya kalan işlevler, kurumsal blokzincirler içinde geliştirilmekte zorlanıyor. Stripe veya Coinbase gibi büyük lisansa ve altyapıya sahip şirketler, hızlı inovasyondan ziyade istikrarı ve uyumluluğu öncelemek zorunda kalıyor.
Bunun sonucunda *merkeziyetsiz geliştiriciler için geriye kalan fırsat alanı, büyük şirketlerin uzak durduğu ya da erişemediği yerler* oluyor. Gizlilik özellikleri, izne dayalı olmayan uygulama entegrasyonları ve tam anlamıyla bileşenlerin birlikte çalışabilir olması gibi alanlar, kurumsal zincirlerin kolayca kopyalayamayacağı yenilik imkanları sunuyor. Bu özellikler gerçekten sağlanabilirse, şirketlerin kullanıcı sayısı ne kadar büyük olursa olsun, inovasyonun kalbi yeniden merkeziyetsiz topluluklara kayabilir.
Şirket öncülüğündeki Katman 1 projelerinin artması, kripto para piyasasındaki çeşitliliği ve genel yapıyı temelden dönüştürüyor. Artık L1 seçimi yalnızca teknoloji tercihi değil, aynı zamanda *felsefi ve politik bir karar* haline gelmiş durumda. Bu dönem, merkeziyetsizliğin tehdit altında olduğu kadar, bir o kadar da büyük bir dönüşüm fırsatı sunan kritik bir an olabilir.
Yorum 0